İçeriğe geç

Yiğit Muhtaç Olmuş ABD-NATO’ya!..

İki yıl önce batı emperyalizminin Rusya’yı kuşatma planları kapsamında Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği gündeme geldiğinde; iktidar ve medyası ülkemiz için ne hayaller kurmadı ki!..

Veto” kozumuza karşılık; emperyalistlerin PKK/YPG/PYD ve FETÖ’ye desteğinin kesilmesi, Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılması, AB kapılarının açılması, hatta KKTC’nin tanınması sağlanacaktı.

O ABD ve NATO’ydu ki; 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’mıza karşı ambargodan Muavenet gemisinin vurulmasına, PKK’ya hamilikten, askerimizin başına çuval geçirilip komşumuz Irak ve Suriye’nin parçalanmasına, Kıbrıs’ta bize tek destek veren Kaddafi’nin katlinden 15 Temmuz darbe teşebbüsüne tüm melanetlerin sahibiydi.

İşte tüm bunlarla topyekûn hesaplaşmak için tarihi bir fırsat yakalamıştık; ama olmadı, oldurulmadı. Ankara, Rusya’yla en uzun sınırı olan Finlandiya’ya adeta parmağını bile oynatmadığı halde vize verirken, biraz uğraştırdıktan sonra İsveç’e de NATO kapısını açtı.

O ne hızdı?! NATO Genel Sekreteri Stoltenberg bile şaştı kaldı da; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “hızlı imzası için” teşekkür etti.

Gel gör ki, şimdi neredeyse, “Zafer kazandık” diyecekler!..

Pirus Zaferi

Neymiş o zafer? İsveç Anayasası ile Terörle Mücadele Kanunu’nu değiştirtmişiz… Uygulamayı gördük mü? Hayır. Tamam onlar da kağıt üzerinde PKK’yı “terör örgütü” sayıyor, ama “YPG/PYD ve FETÖ” şartları ne oldu? Tek bir örnek: Erdoğan bizzat İsveç Başbakanı’nın yanında Bülent Keneş’in ismini vererek, “Bu teröristin Türkiye’ye deport edilmesi bizler için büyük önem arz ediyor.” demişti. İşte İsveç üye oldu, ama Keneş hâlâ İsveç’te.

Güya PKK/YPG/PYD ve FETÖ, NATO belgelerine girmişti, değil mi? 23-24 Aralık’ta 12 askerimizin şehit edildiği saldırıyı ABD özel askeri şirketlerinin gerçekleştirmiş olması bir yana İsveç’in üyeliğinden sonra adeta zaferini kutlayan Ankara Büyükelçisi Jeff Flake YPG için, “Her zaman her konuda Türkiye ile aynı fikirde olmayabiliriz.” demedi mi?

Efendim İsveç’in üyeliğiyle birlikte Kanada İHA-SİHA’larımıza uyguladığı ambargoyu kaldırmış. Evet, görünürde kaldırdı; ama iddialara göre, “Türkiye, alınacak parçaların nerede kullanılacağına dair ‘daha fazla şeffaflık’ sözü vermiş.” Bir de Kanada yapımı malzemelerin bulunduğu İHA ve SİHA’ları NATO üyesi olmayan ülkelere sattığımız takdirde Kanada’yı haberdar edecekmişiz. O ambargoyu niye koymuştu? Azerbaycan-Ermenistan savaşında Türk İHA-SİHA’ları kullanıldığı için. Ne yani, şimdi bunları olası bir Azerbaycan-Ermenistan savaşında kullandırmayacağız veya “şeffaflık” adına Irak-Suriye operasyonlarından haberdar mı edeceğiz?!

Eşeği Çaldırıp Semere Sevinmek

ABD uzun süredir Türk-Yunan dengesinde Yunanistan’ı kolluyor. İsveç’in üyeliğinden sonra da aynı tavrını sürdürdü. Bize F-16’ları lütfedip Yunanistan’a F-35 vermek ve çeşitli askeri malzeme hibe etmek üzere harekete geçerken, “F-35 satışının, bölgedeki temel askeri dengeleri değiştirmeyeceğini” vurguladı. Dahası, Dışişleri Bakanı Antony Blinken bunun için Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e “stratejik derinliklerini” anlatan bir mektup gönderdi.

Var mı Erdoğan’a gelen bir mektup, telefon veya beklenen Beyaz Saray daveti?!

Yok. Sadece Dışişleri Bakanlığı’nın bir açıklaması var. Türkiye’ye yapılacak F-16 satışı NATO için de önemli imiş… Böylece Türkiye sadece kendi hava savunması değil, NATO’nun kabiliyetlerini de geliştirecekmiş… Türkiye’nin bölgesel güvenliği korumasına, NATO müttefiklerini savunmasına, ABD ve NATO ile birlikte çalışabilirliğini sürdürmesine olanak tanıyacakmış.

Yani hep bana Rab bana… Siz bize şunu söyleyin; şayet alım gerçekleşebilirse bunları Suriye ve Irak’ta kullanabilecek miyiz?!

Hasılı kelâm; ABD, F-35’lerdeki 1.4 milyar dolarımızın üzerine yattı, şimdi F-16 satacak, kitler verecek diye seviniyoruz!..

Uzmanların söylediğine göre kitler bu sene içinde gönderilebilirmiş, ama F-16 sevkiyatı zaman alacakmış. O vakte kim öle kim kala, bu köprülerin altından hangi sular aka!..

Üçüncü Dünya Savaşına Koşar Adım

Sıfıra sıfır elde var sıfır olduğuna göre, İsveç’in üyeliğinin jet hızıyla gerçekleşmesinin sebebi neydi?

Evvela iktidar medyası, onayda “bölgesel risklerin etkili olduğunu” duyurdu. Neymiş o yükselen bölgesel riskler? Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz, Batı Asya, Kafkasya’nın hepsi birer kriz alanına dönüşmek üzereymiş de bu yüzden “NATO ile çatışma halinde değil, NATO içinde kendi hukukunu koruyan bir ülke konumunda olmamız gerekiyor” imiş!..

Ardından ABD Büyükelçisi Jeff Flake, Finlandiya’nın ve İsveç’in üyeliğinin Rusya’ya gönderilen çok önemli bir mesaj olduğunu vurguladı.

Nihayetinde TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar da, “Çevremizdeki gelişmelere baktığımızda, güçlü bir Türkiye NATO için her zamankinden daha çok lâzım.” diye buyurdu.

İktidarı böylesi bir hıza mecbur (!) eden “bölgesel risklerin” büyük bölümünü yaratan bizatihi ABD-NATO olduğuna göre, adeta ciğerimizi kediye teslim ettiğimiz, yağmurdan kaçarken doluya tutulduğumuz ortada değil mi?

Erdoğan: “Savaşa NATO’nun Dahil Olması…”

Nedir o dolu?

21 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşının ikinci ayında AKP MKYK toplantısında “Ukrayna savaşına NATO’nun dahil olması ihtimalinin” sorulması üzerine Erdoğan’ın kaygılı bir dille; “NATO’nun bu işe müdahil olması, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması demektir. Doğru değildir. NATO bu işe müdahil olmamalıdır.” cevabını verdiği Türkiye’nin mevcut pozisyonunu koruyacağını söylediği bildirilmişti.

İşte üzerimize gelen dolu tam da bu!..

Baksanıza Finlandiya ve İsveç’in üyeliğinin verdiği cesaretle olsa gerek; haftalardır Rusya ile savaş ve üçüncü dünya savaşı senaryolarının çığlıkları atılıyor. Bazılarını hatırlatalım.

NATO’nun üst düzey isimlerinden Oramiral Rob Bauer, 20 yıl içinde Rusya ile savaşın çıkabileceğini belirtip hem orduların hem de vatandaşların hazır olmasını istedi. Yine NATO, Soğuk Savaş’tan beri birlik tarihinin en büyük tatbikatını yapacak. Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerinde yapılması ve Rusya ile muhtemel savaş senaryolarını içermesi öngörülen bu tatbikata Türkiye de katılacak

İsveç hükümeti, vatandaşlarına savaşa hazırlanmaları çağrısında bulundu

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, “Avrupa’da 30 yıldır görülmemiş bir askeri tehdit durumuyla karşı karşıya” olduklarını bildirip, Rusya’nın 5-6 yıl içinde bir NATO üyesine saldırabileceğini öne sürdü…

Fransa, zorunlu askerlik hizmetini yeniden getirebileceğini açıkladı

İngiltere Genelkurmay Başkanı Patrick Sanders, tüm Avrupa’yı Rusya ile büyük bir savaşa hazırlanmaları konusunda uyardı

Bulgaristan Savunma Bakanı Todor Tagarev, 5 bin NATO askerine ev sahipliği yapacak altyapı tesislerini hazırlamaya başladıklarını duyurdu

Milleti Tarifsiz Duygularla Sevmek” Buysa

Diyeceğimiz; iktidar gazetesinin bir yazarının da vurguladığı üzere, İsveç’in üyeliğinin onaylanması basit bir mesele değil, “esaslı bir kırılma” ve “Türkiye’nin yakın geleceğini doğrudan alâkadar ediyor”.

Durum aynen bu olduğu halde; İsveç’i üye yapan Erdoğan önceki gün İzmir’deki seçim çalışmalarında yine emperyalist güçlerden ve Türkiye’yi yeniden kendi senaryolarındaki konuma çekmek isteyenlerden söz etti.

Öte yandan da; “Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız bir güç haline gelebildiği için bugün böylesine dik bir duruş sergileyebildiğini” anlatıp, “Verdiğimiz mücadelede bugüne kadar en büyük gücümüz milletimizin desteği olmuştur… Biz bu milleti tarifsiz duygularla seviyoruz.” dedi.

Milletin hilafına, baş düşmanımız ABD-NATO’ya -değil elimizi- kolumuzu, gövdemizi kaptırmış kıyamete gidiyoruz… Maazallah; ya bir de bu milleti sevmeselerdi, başımıza kimbilir neler gelirdi!..

Müyesser YILDIZ
29 Ocak 2024

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/yigit-muhtac-olmus-abd-natoya-18626

Kategori:Uncategorized