Seçim sürecinde dış politikada yine çok can sıkıcı öyle gelişmeler yaşanmasına rağmen çoğu gündeme gelip konuşulamadı bile. Seçim bittiğine göre, artık yazma zamanı.
Mart’ın son haftasında Avrupa’daki PKK’lılar Nevruz bahanesiyle resmen terör estirdi. AB’nin başkenti Belçika’da Türklere ait iş yerlerine, derneğine, evlere ve bir camiye saldırıp Ülkü Ocakları binasını ateşe veren teröristler, Almanya’da da Türkiye’nin Hannover Başkonsolosluğu’na baltalarla saldırı düzenledi. Fransa’da ise Diyanet İşleri Türk İslâm Birliği’ne (DİTİB) bağlı derneğe el yapımı yanıcı ve patlayıcı maddeler atıldı. Ayrıca PKK’lılar, terör destekçisi bir kişinin Türkiye’ye sınır dışı edilmesini engellemek için havaalanındaki görevlilere saldırıp üç kişiyi yaraladı.
Bu olaylarla birlikte iktidarın gazetesi Sabah, PKK’nın Avrupa’da nasıl cirit attığını hatırlarken, yöneticilerimiz de yaşananlara yine “şiddetle” tepki gösterdi.
“Bunlar Ahlâksız Alçak Adi”
Örneğin Erdoğan, Belçika’daki saldırılarda yaralanan genci arayıp geçmiş olsun dileklerini iletirken, “Bunlar ahlâksız, bunlar adi, bunlar alçak. Oradaki resmi makamlar da Büyükelçiliğimiz de takip ediyorlar, biz de kovalıyoruz.” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa’da yaşananların ibret verici olduğunu, biz PKK’yı vurdukça köşeye sıkıştığını, bu defa yıllardır müsamaha gösteren ülkelerde terör estirdiğini anlattıktan sonra hemen Belçikalı mevkidaşını arayıp, “hassasiyetimizi ve beklentilerimizi” vurguladığını söyledi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, saldırıları şiddetle kınayıp lanetledi ve saldırganlar hakkında başlatılan soruşturmanın yakından takipçisi olduklarını duyurarak tüm ülkelerin terör örgütlerine karşı net bir tavır koymasını istedi.
Bir şiddetli kınama da AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi. Çelik, ilgili kurumlarımızın süreçle ilgili her türlü yasal takibi yaptığını kaydetti.
Dışişleri Bakanlığı, “Yaşanan hadiseler, PKK terör örgütünün Batı Avrupa’da toplumsal barışı ve kamu düzenini tehdit ettiğini bir kez daha göstermiştir.” açıklamasını yaptı.
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli ise olayları yine CHP’ye bağlayıp, “Ülkü Ocağımızı yakmaya kalkışan hainler kuşkusuz bu alçak eylemlerinin hesabını mutlaka vereceklerdir. Ocağımızı ateşe verenlerin iki dünyası da cehennem ateşindedir ve sabrımızı test etmeye hiçbir bedhah, hiçbir Türkiye düşmanı cüret etmemelidir… DEM’lenmiş CHP’nin terörist yandaşları Türkiye’nin gücünü ve kudretini tanıyacaklar ve tadacaklardır. Bundan kaçış ve kurtuluş yoktur.” dedi.
Hani NATO Kayıtlarına Girmişti?
PKK hamisi Avrupa açısından vakay-ı adiyeden olan bu olayların anlam ve önemi ne mi?
AB üyesi her üç ülke aynı zamanda NATO’da müttefikimiz. (!)
2 yıl önce İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin hangi süreçlerden geçtiğini hatırlıyor musunuz?
Erdoğan, sadece PKK’yı değil, PYD/YPG ve FETÖ’yü terör örgütü saymadıkça bu ülkelerin NATO üyeliğine onay vermeyeceğini açıkladı.
Ama ABD Başkanı Biden’ın bir telefonundan sonra gittiği Madrid Zirvesi’nde üçlü muhtırayla iki ülkenin üyelik sürecini başlattı. Nihayetinde geçen yıl Finlandiya’nın, geçtiğimiz Ocak’ta da İsveç’in üyeliğini onayladı.
Peki Erdoğan fikrini niye değiştirmişti?
Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan üçlü muhtırada sadece PKK’nın adı geçerken Erdoğan’a göre şunlar olmuştu:
“NATO’nun kayıtlarına PKK girmiştir, YPG girmiştir, PYD girmiştir, ama hepsinden öte FETÖ bir terör örgütü olarak girmiştir. Bugüne kadar sadece Avrupa Birliği kayıtlarında olan PKK artık sadece Avrupa Birliği kayıtlarında değil. Şimdi onunla birlikte PYD/YPG ve FETÖ bunlar da NATO’nun kayıtlarına girmek suretiyle gerçek anlamda terör örgütleri kimlermiş, bunlar şimdi NATO’nun resmi kayıtlarında yerini almıştır.”
Bizzat NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Bu anlaşma, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasında yapıldı. Bu bir NATO belgesi değil.” dediği halde Erdoğan aynı şeyleri anlatmaya devam etti.
Ez cümle; geçtiğimiz günlerde yaşanan o olaylarla birlikte AB-NATO ülkelerinin, bırakın “PYD/YPG ve FETÖ”yü, güya “terör örgütü” saydıkları PKK’yı bile himayeye devam ettikleri görülmüş olmadı mı?
Çaresizliğin Resmi
NATO yalanlarını ortaya koyan son gelişmeyi aktaralım.
Malûm; NATO’nun 75’inci kuruluş yıldönümü. Bu vesileyle Dışişleri Bakanları önceki gün Brüksel’de bir araya geldi. Ülkemizi de Hakan Fidan temsil etti.
Daha ziyaretten önce iktidarın gazetesi Sabah, Fidan’ın toplantıda, “PKK/PYD/YPG terör örgütleriyle mücadele konusunda Türkiye’nin beklentilerini aktarıp, bazı NATO üyelerinin bu örgütlerle ortaklık ilişkisine girmesinin kabul edilemez olduğunu belirteceğini” duyurdu.
Öyle de oldu.
Mevkidaşları ile peş peşe görüşmeler yapan Fidan’ın, “NATO’ya terör ayarı” verdiği bildirildi.
Terörle mücadelede, terörün patronlarına karşı elimizdeki en önemli kozu bozuk para gibi harcadıktan sonra çekilen bu “ayarlar”, boşa kürek çekmek değilse, nedir?
Oysa, çok değil, 15-20 gün önce seçim sürecinde bir televizyon programında şunları söyleyen de yine Dışişleri Bakanı Fidan’dı.
“Türkiye İsveç konusunda aslında bunu fevkalade sorumlu bir şekilde de yaptı, Cumhurbaşkanımızın o noktada gerçekten tarihi bir diplomatik süreci nasıl yönettiğini hep beraber gördük. Yani iki aşamalı, önce Finlandiya’nın alındığı, sonra İsveç’in alındığı. Finlandiya alınırken terörle mücadele konularının masada tutulup ve Türkiye’nin tezlerinin muhataplara olabilecek en iyi şekilde anlatılmaya çalışıldığı. Ve bu bildirilerde, zirvelerde somut evraka bağlandı.”
“Ne oldu o kayıtlar, bildiriler, somut evraklar?” diye sorup Erdoğan’ın 25 Mart’ta, Tokat mitingindeki bir sözüyle bitirelim:
“Beyhude laf ile menzil alınmaz.”
Müyesser YILDIZ
5 Nisan 2024
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/nato-yalani-30564