İçeriğe geç

Ah Şu Emekli Askerler Olmasa!..

Osmanlı’nın Maarif Nazırlarından birisine atfen sık sık hatırlanan meşhur bir söz var, “Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim.” diye.

Tam olarak böyle bir örnekle karşı karşıyayız; ama buradaki aktör zaten tamamen bitirilmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı değil, Milli Savunma Bakanlığı.

Önce MSB’yi doğrudan ilgilendiren, bazı gelişmeleri hatırlatalım.

Yunanistan, ülkesini ABD üsleriyle donatmakla kalmadı, sınırımıza 40 kilometre mesafedeki Dedeağaç’ı ABD silahları ve askerleriyle doldurdu

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, 24 Nisan’da Ermeni soykırım iftirasını andı

Yine Miçotakis, 12 Mayıs’ta Erdoğan’a iade-i ziyarette bulunmadan hemen önce Genelkurmay Başkanıyla birlikte, Lozan’a göre silahlandırılmaması gereken Sakız Adası’ndaki askeri birliği ziyaret etti

Miçotakis’in ziyaretinin ardı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’ydı. Malûm, dostumuz (!) Yunanistan ise 19 Mayıs’ı “Pontus soykırım” günü sayıyor. İktidar ve medyası, Miçotakis’in ziyareti hakkında güzellemeler döşemeyi sürdürürken o gitti, “Pontus soykırım” iftirasının tanınması için uluslararası topluma çağrıda bulundu

Miçotakis son olarak da; İyon ve Ege’de deniz parkı oluşturma kararına Ankara’nın güya gösterdiği tepkiler için, “Egemenlik bölgemiz içinde, çevre koruması ile ilgili bir konunun Türkiye ile ne ilgisi var?” diye buyurdu.

Yaşar Güler’in Mevkidaşının İcraatları

Tüm bunların Milli Savunma Bakanlığı’mızı dolaylı olarak ilgilendirdiğini varsayıp Bakan Yaşar Güler’in mevkidaşı Nikos Dendias’ın icraatlarına geçelim.

Medyamız Miçotakis’i “güvercin”, Dendias’ı “şahin” sayıyor ya; bakalım o neler yaptı.

22 Şubat’ta, “Ege’de Türk kıyılarının 3 mili dışındaki her şeyin Yunanistan’a ait olduğunu” öne sürdü…

O da 24 Nisan’da “Ermeni soykırım” iftirasını andı, “İnsanlığa karşı suçların tekrarlanmaması için tarihi gerçeğin tanınması gerektiğini” bildirdi.

O da Miçotakis’in Türkiye ziyaretine kısa bir zaman kala, “Doğu Ege adalarını ziyaret” adı altında Yunan generallerle birlikte egemenliği hiçbir zaman Yunanistan’a devredilmeyen, Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre gayrı askeri statüde olması gereken adalara çıkarma yapıp buradaki askeri birlikleri denetledi…

O da 19 Mayıs’ta, “353 bin kurban”dan söz ederek Pontus soykırım iftirasını andı

Ve son olarak, “Yunanistan’ın Türkiye tarafından varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğunu” iddia etti

Şu ana kadar Milli Savunma Bakanımız veya TSK yetkililerinin, şu olanlara herhangi bir tepki gösterdiğini gördünüz, duydunuz mu?

Bizim de Bir “Şahin”imiz Olsa

Hemen burada medyamızın ve tabii MSB’mizin halini ortaya koyan bir görüşmeyi aktaralım.

Miçotakis’in ziyareti sırasında Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’le sohbet eden bir yazarımız, “Partisi içerisindeki siyasi hesapları nedeniyle Türkiye ile yakınlaşmaya mesafeli duran Savunma Bakanı Dendias bugün Yunanistan Başbakanı ile Ankara’ya gelen heyette yer almıyor.” tespitini yaptıktan sonra Bakan Yaşar Güler’e mevcut durumu sormuş.

Anlatılanlardan çıkardığı sonuç şu: gerilimin azaltılması yolundaki hükümet politikası, Milli Savunma Bakanlığı tarafından tamamen uygulanıyormuş… Bu arada Bakan Güler, “ihtiyaç duyulduğunda Yunanistan Savunma Bakanı’yla mesajlaştıklarını” söylemekle yetinmiş…

Bizden birilerinin “siyasi hesaplar nedeniyle Yunanistan’la yakınlaşmaya mesafeli durması” zaten düşünülemez de; milletin, memleketin onuru adına yalancıktan “şahin” rolü yapacak bir kişi dahi niye yok?!

Teröristan”da Seçim

ABD, Irak’tan sonra Suriye’deki PKK/YPG’li teröristleri eğitti, silahlarla donattı.

Ankara’nın, “Teröristan kurulmasına izin vermeyeceğiz.” ifadelerine rağmen, şimdi de “Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimi” dediği bölgede 11 Haziran’da belediye seçimleri yaptırmaya hazırlanıyor.

Peki Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, ABD’nin bu düşmanlıklarına ne diyor? Şunları:

“Bazı dostlar PKK/YPG’ye pilotaj eğitimi veriyor. ‘Eğer sen bunlara destek oluyorsan, destek oluyorum de.’ diyoruz. ‘Bizim aklımızla dalga geçme.’ diyoruz.”

“Biz de diyoruz ki dostlarımıza, ‘Değerli dostum; senin ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını biz görüyoruz. Eğer senin derdin DEAŞ’la mücadeleyse biz varız. Yok değilse, bu ‘PKK-YPG-PYD terör örgütü değildir.’ deyip bizim aklımızla alay etmeyin.”

Bu Yasağı Kim İstedi?

Bunları anlatmamızın sebebi ne mi?

Birileri, “Şu emekli askerler olmasa, Milli Savunma Bakanlığı’nı ne güzel idare ederdik.” diye düşünmüş olmalı ki, birkaç gün önce nur topu gibi çözüm bulundu.

Ve emekli komutanların televizyonlara çıkmadan önce ilgili komutanlıklara bilgi vermesine ilişkin bir kanun teklifi hazırlandı. Getirilecek kısıtlamalara uymayanlar için de 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüldü.

Öncelikle şunu belirtelim; öğrendiğimiz kadarıyla bu teklifi bizatihi Milli Savunma Bakanlığı hazırlamış, Erdoğan’a sunmuş. O da uygun görmüş.

Vay be, daha önceki Milli Savunma Bakanları niye düşünmedi ki?! Mesela eski bakan Hulusi Akar hakkında neler neler söylendi de hep dava açmakla yetindi, ama aklına böyle bir şey gelmedi!..

Tam bir garabet. Emekli askerler operasyonlar, TSK’daki planlar hakkında konuşmuyor ki!.. Aksine, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın ifadesiyle, olacak operasyonları “davul zurnayla” duyuran da asker sevkiyatlarını, üslerimizin yerlerini ellerinde çubuklarla anlatanlar da iktidarın sözcüleri.

Görünen; bunlardan değil de Yunanistan veya ABD ile ilişkiler örneğinde yaşananları ortaya koyup eleştiren bir avuç emekli askerden rahatsızlar.

Bırakın birileri de “başarı” bombardımanına karşılık olan biteni anlatsın ya!..

Televizyonlar Orduevi mi?

Şimdiye kadar komutanlara en ufak eleştiri yöneltenlere TSK sosyal tesislerine giriş yasağı koyuyorlardı. Bunun son örneği de emekli albay Orkun Özeller oldu; sınırların halini ortaya koyunca orduevine giriş yasağı getirildi.

Sonra neyi öğrendik? Bizatihi görevdeki askerlerin, makam aracıyla insan kaçakçılığı yaptığını… Ört ki, ölem!..

Besbelli, televizyonları da orduevine çevirecekler!..

Anlaşılan ve istenen o ki;

Emekli askerler de iktidar medyası gibi; Yunanistan’la ilişkilerimizde “bahar havası” estirsin…

Adalarımızı işgâl ettiğini, Lozan’ı çiğnediğini dillendirmeyip Miçotakis’e Yunanca, “Hoş geldin sevgili komşumuz” desin

Ülkemize yönelik ne düşmanlık yaparsa yapsın ABD’yi, “dostumuz, müttefikimiz” olarak takdim etsin…

Emekli askerlere yasak teşebbüsü ilk adımdır. Başarırlarsa, görün bakın, arkası nasıl gelecek.

Tek ses, tek nefes… Oh ne âlâ memleket!..

Müyesser YILDIZ
27 Mayıs 2024

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/ah-su-emekli-askerler-olmasa-38464

Kategori:Uncategorized