
21 Nisan’da hayatını kaybeden Papa Franciscus’nın yerine Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı seçilen Papa 14. Leo, ilk yurtdışı gezisini 27-29 Kasım tarihleri arasında Türkiye’ye yapacak.
Papa Leo Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değil, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un davetiyle gelecek. Davetin sebeb-i hikmeti, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yeri olan Birinci İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı olması.
Aslında bu davet Papa Franciscus’a yapılmıştı ve Konsil’in yıldönümü toplantısı da Mayıs’ta olacaktı. Ancak Franciscus hayatını kaybedince, Papa Leo vasiyet sayarak İznik’e gelmeyi kararlaştırınca, toplantı bu aya ertelendi.
Gerçek davet sahibinin Patrik Bartholomeos olduğunu nereden biliyoruz? Hem 18 Mayıs’ta yeni Papa Leo’nun göreve başlama törenine katıldıktan sonra görüştüklerinde yaptığı davet hem 30 Mayıs’taki ziyaretinde Türkiye ziyaretinin detaylarını konuşmasından.
Papa’nın, her iki görüşmede de Patrik Bartholomeos’u “Konstantinopol Ekümenik Patriği” unvanıyla ağırladığını kaydedelim.
Program başlangıçta İznik toplantısı ve İstanbul’da “Ekümenik Patrikhane”yi ziyaretti. Bunun Türkiye’de yaratacağı rahatsızlık dikkate alınarak birileri devreye girmiş olmalı ki, Papa’nın programının ilk günü Ankara’ya geliş ve Erdoğan’la görüşme şeklinde planlandı.
Birilerini “inanç turizmi canlanacak, İznik hac merkezi olacak” diye sevindiren Papa’nın ziyaretinin anlam ve önemine gelmeden önce ev sahibi Patrik Bartholomeos ve ekibinin yakın zamandaki faaliyetlerini anlatalım.
1 Asır Sonra Hatay ve Adana’da Ne Oldu?
Malûm, 6 Ekim İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıldönümüydü. Erdoğan yayınladığı mesajda, “kadim medeniyetimizin mirası üzerine kurulan Cumhuriyetimizi kazanımlarıyla korumak, yaşatmak, yeni başarılarla daha da güçlendirmek suretiyle geleceğe taşımak için büyük bir azimle çalışmaya devam ettiklerini” bildirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, “Tarih hatırlatıyor; İstanbul asla teslim olmaz. Geldikleri gibi giderler” diyerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi merkezli siyasi tartışmalara gönderme yaptı.
Erdoğan, önceki gün Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin açılışında ise İstanbul sevdasını tekrarlarken, şu mesajları verdi:
“Özellikle İstanbul’umuzu iş bilmez, kadir kıymet bilmez, tarih ve medeniyet şuurundan yoksun kifayetsizlerin insafına terk etmiyoruz. Şunu herkes bilsin ki, bu aziz şehrin bir Fetret Devri daha yaşamasına gönlümüz asla razı değil. Bu anlayışla tüm imkânlarımızı İstanbul için seferber etmiş durumdayız. Ana muhalefet, meydanlarda içi boş slogan atarken, biz İstanbul için, 86 milyonun tamamı için koşturuyoruz.”
“Keşke iktidar ve ana muhalefet, siyasi mücadele kadar birilerinin İstanbul üzerindeki hesaplarına da dikkat kesilse” temennisinde bulunup sırasıyla son gelişmeleri aktaralım.
Fener Rum Patrikhanesi ile çok yakın işbirliği içinde olan Antakya ve Tüm Doğu Patrikliği 13 Ekim’de ülkemizde “Tarsus, Adana ve İskenderun (Hatay) Bölgesi Piskoposluğu” adı altında yeni bir patriklik kurulmasını kararlaştırdı. Bölgedeki inananların talebi üzerine kurulduğu bildirilen patrikliğe de “Halep ve Bağlı Bölgeler Psikoposluğu” adı verildi.
Bunun anlamını gazeteci-dijital yayıncı Bircan Yıldırım şöyle bir paylaşımla açıkladı:
“Atatürk’e ve Hatay’a ihanet!! Atamız Metropolitlere karşıydı!! Bölünmeye hazır olun, tarihe not bırakıyorum. Tarsus, Adana ve Hatay’da bir asır sonra Rum Ortodoks Metropolitliği kurulacak. Rum Ortodoks Patrik Vekili Archimandrite Pavlus Orduluoğlu’nun, Türkiye’nin Tarsus, Adana ve Hatay bölgelerine Metropolit olarak atanmasına karar verildi. Bu karar ile 100 yılın ardından bölgede yeniden Metropolitlik kurulmuş olacak.”
16 Ekim’de bir başka karar ise Fener Rum Patrikhanesi Sen Sinod’unda alındı; “Metropolit Hrisostomos’un isteği ve Bartholomeos’un tavsiyesi üzerine Symi Metropolitliği’ne yeni bir yardımcı psikopos seçildi”.
Symi neresi, biliyor musunuz? 1947 Paris Antlaşması uyarınca silahsızlandırılması koşuluyla İtalya’dan Yunanistan’a verilen, ama Yunanistan’ın silahlandırmaya devam ettiği Sömbeki Adası.
Lozan’a göre, Patrikhane sadece İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rumların dini işlerinde sorumlu; ama görüldüğü gibi, bu adadaki metropolitlik Patrikhane’ye bağlı ve Patrikhane oraya atama yapıyor!..
“Konstantinopol Yeni Roma Başpiskoposu”
22 Ekim Bartholomeos’un Patrik seçilmesinin 34’üncü yıldönümüydü.
Sözde Bursa Metropoliti ve Heybeliada Ruhban Okulu Müdürü iken Bartholomeos’un ABD’deki Rum Ortodokos Kilisesi Başpiskoposluğuna atadığı Elpidophoros, kutlama mesajında, “Ekümenik Patrik Bartholomeos’un 34 yıl önce Konstantinopol, Yeni Roma Başpiskoposluğu ve Ekümenik Patrikliğe seçildiğini” vurguladı.
Patrik Bartholomeos’a gelelim; geçen hafta Patrikhaneye bağlı olarak faaliyet gösteren Romanya Kilisesi ile ilgili bazı kutlamalar için bu ülkedeydi. Bir toplantıda yaptığı konuşmada, o da “Konstantinopol – Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” unvanını kullandı.
1920 Tarihli Kiliseler Genelgesi
Yine Romanya’daki bir üniversitede yaptığı konuşmada; Birinci İznik Ekümenik Konsili’nin 1700’üncü yıldönümü toplantısı konusunda, “Ortodokos Kilisesi ile Roma Katoluk Kilisesi arasındaki derinleşen ilişkinden, ortak inancın köklerini birlikte kutlamaktan, Hıristiyanlar-arası diyalog ve dünyadaki zorluklarla başa çıkma kararlılığından” söz ederken, “Ekümenik Patrikhane’nin 1920 tarihli ‘Her Yerdeki Mesih Kiliselerine’ başlıklı genelgesinden beri bu diyalog çağrısının ön saflarında yer aldığını” söyledi.
1920 denince, Fener Rum Patrikhanesi’nin milli mücadele karşıtı faaliyetleri ve Sevr hatırlanmaz mı? Peki bu genelge ne ola ki?
1918-1921 arasında Patrik Vekilliğini yürüten Dorotheos, Batılı güçlerin desteğini alarak İstanbul’un Yunanistan’a bırakılması, azınlıkların özerkliğinin tanınması ve Osmanlı yönetiminden bağımsızlaşma gibi talepleri uluslararası platformlara taşıdı. Bu amaçla da önce Angilikan Kilisesi ile ilişkilerini güçlendirmek için 1919’da kiliselerin birliğini teşvik eden bir genelge yayımlayıp, bu kiliseden destek isterken, 28 Mayıs 1919’da Canterbury Başpiskoposu’na yazdığı mektupta, Sultan’ın İstanbul’da kalmasını “Tanrı ve insanlık önünde bir suç” olarak nitelendirdi. Ayrıca İstanbul’un Türklerden alınmasını ve Ayasofya’nın restorasyonunu talep etti. Canterbury Başpiskoposu da İngiltere hükûmetine başvurduklarını ve İngiltere Kilisesinin bu konuda çabalarını sürdüreceğini bildirdi.
Patrikhane’nin Ocak 1920’de yayımladığı genelgede de “kiliseler arasındaki güvensizlik ve kini aşıp sevgi ve ortaklık” çağrısı ile “kiliseler arası temsilci değişimi, pan-Hıristiyan konferanslar, öğrenci değişimi” gibi önerilerde bulunuldu.
Ruhban Okulu Erdoğan ve CHP
Yunanistan Batı Trakya’daki Türk azınlığın en temel eğitim haklarını gasp ederken, emperyalistler Heybeliada Ruhban Okulu’nun Anayasa ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırı özerk bir yapıda faaliyet göstermesi için bastırıyor.
Nitekim 25 Eylül’deki Erdoğan-Trump görüşmesinde, Trump hiçbir şey söylemeden Erdoğan, “Heybeliada Okulu ile ilgili orada üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız. Dönüşte de sayın Bartholomeos ile konuyu görüşme fırsatı bulacağım.” dedi. Trump da, “Çok iyi. Yardıma ihtiyaçları vardı ve ben de bunu gündeme getireceğimi söyledim.” karşılığını verdi.
Bu diyaloğun sebebi; Erdoğan’dan önce, 15 Eylül’de Beyaz Saray’da ağırlanan Patrik Bartholomeos’un bu konu ve diğer sorunlarını Trump’a anlatmış, ABD’nin de Erdoğan’la görüşme öncesi bunları Ankara’ya iletmiş olmasıydı.
Bir parantez açıp bu konularda neden CHP’yi de iğnelediğimizi belirtelim.
Erdoğan-Trump görüşmesinde Ruhban Okulu’nun gündeme gelmesi üzerine CHP’nin Dışişleri Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan şunları yazdı:
“Heybeliada Ruhban Okulu esasen bir iç idari konu. On yıllardır ipe un serildiği için bunun Trump karşısında açılması bizim ortak ayıbımız. Herhalde muhterem Patrik Bartolomeos Erdoğan’dan önce Beyaz Saray’ı ziyaretinde Trump’la bu görüşmeyi tavsiye üzerine Türkiye’nin yararına açmış olacak. Bunun pazarlık konusu edilmeden bir an önce olumlu sonuca bağlanması gerekir.”
Tan, 21 Ekim’de de Patrik Bartholomeos’u ziyaret edip şu paylaşımı yaptı:
“Haliyle Rum Ortodoks cemaatinin sorunları ve olası çözüm yolları hakkında konuştuk. Patrik Hazretlerine özetle CHP olarak dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin Cumhuriyetimizin tüm yurttaşlarına eşit yaklaşmak ilkesine sözde değil özde bağlılığımızı bu vesileyle bir kez daha ifade etmek fırsatı buldum. Bu bağlamda Heybeliada Ruhban Okulu’nun da yeniden faaliyete açılması konusunda Anayasa ve yasalarımız çerçevesinde tümüyle olumlu ve yapıcı bir tutum benimsediğimizi yineledim. Kişisel dostluğumuz, daha önceki görevlerim dolayısıyla yıllar öncesine dayanan Patrik Bartolomeos’u ülkemizin gerçek bir değeri olarak gördüğümü de özenle eklemek isterim.”
Trump’a Patrikhane’nin Rolü Böyle Anlatıldı
Trump-Bartholomeos görüşmesinde sadece Ruhban Okulu meselesi değil, “Ekümenik Patrikhane’nin tarihi ve rolü” de konuşulmuş.
Bartholomeos’a eşlik eden isimlerden birisinin Yunan medyasına anlattığına göre, “Trump’ın, Patrikhane hakkında çok az bilgi sahibi olduğunu bildikleri için görüşmeye bir tanıtım metniyle gitmişler”.
Trump’a anlatım aşırı ayrıntılara ve analizlere kaymaya başlayınca, Başkan Yardımcısı Vance araya girip Trump’a, “Ekümenik Patrik’in Ortodoks Kilisesi için, Papa’nın Katolik Kilisesi’’ndeki gibi bir figür olduğunu” söyleyerek, “Roma ve Konstantinopolis Hristiyanlığın iki ana direği” demiş.
Vance’in özelliklerini ekleyelim; Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki diyaloğu yakından takip eden dindar bir Katolik. Ölümünden kısa bir süre önce Papa Franciscus’la son, yeni Papa Leo ile de ilk görüşen politikacı.
Bu ayrıntılara dikkat çekmemizin sebebi mi?
Birkaç gün önce Ertuğrul Özkök New York’taki Amerikan Türk Cemiyeti yıllık balosunda, gecenin en önemli konusunun Papa Leo’nun Türkiye’ye yapacağı ziyaret olduğunu, bu ziyaretin Hristiyan alemi için çok önemli sembolik bir anlam taşıdığını, çünkü İznik Konsili’nin 1700’üncü yılının anılacağını belirttikten sonra Papa Leo ile birlikte ABD Başkan Yardımcısı Vance’ın da Türkiye’ye gelmesinin tartışıldığını öğrendiğini yazıp şunu kaydetti:
“O zaman Papa’nın ziyareti hem Türkiye hem Vatikan hem bölgemiz ve hem dünya açısından daha da büyük bir önem kazanacak.”
Vance gelse de gelmese de Papa’nın ziyareti başlı başına çok önemli. Ama Türkiye için hayır mıdır şer midir, bunu da bir sonraki yazıda anlatalım.
Müyesser YILDIZ
3 Kasım 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/papanin-ziyareti-hayir-mi-ser-mi-1-102353