Erdoğan, aynen Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da olduğu gibi, karşı taraftan dişe dokunur hiçbir adım gelmediği halde birdenbire “İsrail’le her türlü adımı atmaya varız.” dedi ve İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Şubat başında ülkemizi ziyaret edeceğini söyledi.
Nihayetinde Herzog’un Şubat başı değil, ama 9-10 Mart’ta geleceği açıklandı. Herzog gelmeden evvel de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında bir heyet Filistin ve İsrail’e gidip ziyaretin hazırlıklarını yaptı.
Medya Farkı
Erdoğan, İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi mesaj verir de iktidar medyası durur mu? Daha Herzog’un geliş tarihi netleşmeden hemen “yol haritası” belirleyip özel temsilcileri bile atadılar.
Buna karşılık İsrail medyasının tavrına bakalım.
Sembolik bir pozisyonu olan Herzog’un, “BAE ile de iyi bir ilişkisi bulunduğu” belirtilip, “Türkiye’ye ziyaretini acele edip, kabul etme yerine bekledi” ve bu tür bir görüşmedeki diplomatik hassasiyeti anlayarak adımlarını Başbakan ve Dışişleri Bakanıyla koordineli atmayı tercih etti.” denildi. Türkiye ile yumuşayan ilişkilerin, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la olan ilişkileri etkilemeyeceğini vurgulamak için” Herzog’un, Türkiye’den önce bu ülkelere gideceği duyuruldu. Dahası bunun için Herzog’a şu tavsiyede bulunuldu:
“Herzog’un Türkiye’ye ziyareti öncesinde Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a gitmesi akıllıca bir hamle. Herzog’un Türkiye ziyareti önemli bir anlam taşıyor ve eskiden yakın olan iki ülkenin ilişkisinin yenilenmesi umudunu taşıyor. Fakat bu yakınlaşma İsrail, Yunanistan ve Rum Kesimi’nin güçlü ittifakını bozma pahasına yapılmamalı.”
Yine Erdoğan’la ilgili şöyle yorumlar yapıldı:
“Erdoğan ile yakınlık kurmanın bölgesel istikrar ve İsrail’in ekonomisi ve güvenlik endişesi için katkısı olabilir. Fakat bu yeni romansa dalmak yerine Erdoğan’ın çok da iç açıcı olmayan özelliklerine bakmak gerek. Erdoğan sürekli ve fırsat buldukça İsrail’e hakaret etti ve eleştirdi. İsrail’i Filistinli çocukları isteyerek öldürmekle suçladı, devlet televizyonu anti-semitizm odaklı diziler yayınladı.”
Keza hem medya hem diplomatik kaynaklar, Erdoğan’ın politika değişiminin ekonomik gerileme ve diplomatik alandaki yalnızlaşmadan kaynaklandığını öne sürdü.
Filistin Politikası Değişmediğine Göre
İsrail yöneticilerinin tavrına da aktarmadan önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamasını hatırlatalım.
Çavuşoğlu 8 Şubat’ta, “İsrail’le ilişkilerimizde atılacak herhangi bir adım, herhangi bir normalleşme bazı ülkelerin yaptığı gibi, Filistin davası pahasına olmaz. Bizim pozisyonumuz her zaman nettir.” dedi.
Oysa Erdoğan’ın, “Herzog Şubat başında ülkemizi ziyaret edecek” haberinden sadece iki gün önce İsrail Başbakanı Bennett şunları söylemişti:
“Ben sağ kesimindenim ve duruşlarım değişmedi. Hala Filistin devletinin kurulmasına karşıyım ve devletimizi savunmaya devam ediyorum.”
Erdoğan’ın davetine cevap beklenirken Bennett yine şu değerlendirmeleri yapmıştı:
“Ben Cumhurbaşkanımızın, Erdoğan ile görüşebilmelerinin mümkün olduğunu düşünüyorum. Fakat Türkiye’nin yaklaşımı ile ilgili endişelerim var. Ben, Orta Doğu’da istikrar ve İran’a odaklanmak için bütün kartların açık olmasını tercih ederim. Türkiye hakkında hiçbir illüzyon görmüyorum. Gazze’deki kriz anında olanları gördüm. Dinamikleri çok iyi biliyoruz.”
Herzog ve Bennett’in Önceki Seferleri
Görüldüğü üzere, İsrail cephesinde değişen bir şey yok. Başka bazı değişmezler daha var.
Bilindiği gibi, Trump döneminde İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi ülkelerle “İbrahim Anlaşmaları” olarak bilinen “ilişkileri normalleştirme anlaşması” imzaladı.
İşte bu kapsamda Başbakan Bennett, geçtiğimiz 13 Aralık’ta BAE’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi. 30 Ocak’ta da Cumhurbaşkanı Herzog, bu ülkeye giden ilk İsrail Cumhurbaşkanı oldu. Yani Erdoğan’ın BAE ziyaretinden sadece 14 gün önce.
Herzog, BAE ziyaretini “tarihi bir yolculuk” diye nitelendirirken, “İsrail’le barış anlaşması imzalayan cesareti ve cesur liderliği için Veliaht Prens’e minnettar” olduğunu vurguladı. Herzog’un uçağı Suudi Arabistan hava sahasında geçerken, İsrail Basın Ofisi’nden yapılan açıklamaya da dikkat!.. Pilotun, “Bir tarihe imza atıyoruz.” dediği, Herzog’un ise, “Şüphesiz bu çok etkileyici bir an.” ifadesini kullandığı duyuruldu.
Başbakan Bennett’in yakın zamandaki faaliyetlerine de bakalım.
6 Şubat’ta ABD Başkanı Joe Biden’la telefonla görüştü. Görüşmede iki liderin “Ukrayna-Rusya krizi ve İran’ın nükleer programını ele aldığı”, Bennett’in Biden’ı “terör örgütü DEAŞ’ın lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’nin öldürüldüğü operasyon için tebrik ettiği”, ayrıca “İsrail’e verdiği destek için teşekkür ettiği ve İsrail’e davet ettiği” bildirildi.
Bir gün sonra ise, “İsrail’e yönelik en büyük tehdidin İran olduğunu”, “bir anlaşmaya varılsa dahi bunun İsrail’i bağlamayacağını” açıkladı.
Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeyken de ilk kez Bahreyn’i ziyaret etti.
Evet, İsrail’in Filistin-Kudüs politikalarında zerre değişiklik yok…
Yunanistan ve Rum kesiminden asla vazgeçmeyeceğini adeta gözümüze sokuyor…
Ancak tüm bunlara rağmen Ankara, heyecanla Herzog’u bekliyor!..
Erdoğan dün, “Sayın Herzog’un ziyaretini gerçekten biz de önemsiyoruz. Bu ziyaretle birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerindeki atılan adım, bundan sonra diğer boyutlarda da görülebilir. Filistin sorununda özellikle bu yapılaşmalarla ilgili atılan adımlarda çözüm noktaları belki gündeme gelebilir… Burada bir diğer önemli konu, Türkiye-İsrail ilişkilerinde doğalgazdan tutun diğer birçok konuya varıncaya kadar adımların atılmasıdır… Temennimiz odur ki, Türkiye-İsrail arasında bu adımı atmak aramızdaki ilişkileri güçlü kılabilir ve böylece bölgeyi geleceğe yönelik bir barış havzasına dönüştürebiliriz.” dese de besbelli “İsrail’le normalleşme” de Biden’ın siparişlerinden biri.
Ve dahi görünürdeki ekonomik ve siyasi sebeplerin ötesinde; Ukrayna krizi üzerinden dünya dengeleri yeniden kurulurken, ABD’nin 20 yıllık -İran’a karşı İsrail’i NATO güvencesine kavuşturma- planlarının hayata geçirilmesinin hazırlığı yapılıyor gibi!..
Müyesser YILDIZ
23 Şubat 2022