Ülkeyi yönetenler, bizleri iki noktaya odakladı; PKK “açılımı” ve Suriye’ye müdahale senaryoları… Gösterilmeyen ana hedefte ise çok hızlı gelişmeler var.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Türkiye’ye gelip, “Erdoğan Gazze ziyaretini ertelese iyi olur” dediği günlerde ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel da İsrail’deydi.
Kerry, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla görüşmesinin ardından şunları söyledi:
“Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu süreçte yardımcı olmak konusunda son derece yapıcı ve istekliler ve bugüne kadar da böyle davrandılar… Müttefikler farklılıklarını bir kenara bırakırlar ve ittifaklar güçlenir. Karşı karşıya olduğumuz tehditlerin bazıları ortaktır. Bu tehditlerden biri de İran’dır. İran’ın nükleer programı iki ülke için de tehlikedir.”
ABD Savunma Bakanı Hagel de İsrail’de şu açıklamayı yapıyordu:
“İsrail’in Ortadoğu’daki askeri gücünün üst seviyede tutulması için her zaman yardıma hazırız. İsrail, İran’a saldıracağı zamana kendisi karar verecek. İran’ın nükleer silahlara sahip olmasına asla izin verilmeyecektir…”
CFR Ankara’dan Ne İstedi, Ne Buldu?
İki üst düzey ABD’linin, İsrail’e İran için açık çek vermesinden birkaç gün önce Ankara’nın başka ziyaretçileri vardı. ABD derin devleti olarak bilinen Dış İlişkiler Konseyi CFR üyeleri hem Erdoğan, hem de Davutoğlu’yla görüştü. Bu görüşme Başbakanlık’tan birkaç dakikalık sessiz görüntüyle duyurulurken, Dışişleri Bakanlığı internet sitesine fotoğraflı not kondu.
Dışişleri’nin resim altı haberinde özetle şöyle denildi:
“Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 18 Nisan 2013 tarihinde Amerika’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) Başkanı Richard Haas ve beraberindeki heyeti kabul etti… Konuk heyet,Türkiye’nin dış politikadaki aktif tutumunun ve son dönemdeki somut girişim vefaaliyetlerinin tüm dünyada olduğu gibi ABD’de yakından izlendiğini, bu itibarla içinden geçmekte olduğumuz bu hassas dönemde Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun değerlendirmelerini dinlemekten büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, daha sonra konuk heyetin soruları üzerine ‘komşularla sıfır sorun’ politikamızın temel ilkeleri hakkında açıklamalarda bulunarak, başta Suriye, Irak ve İran’la ilişkilerimiz olmak üzere bölgemizde barış ve istikrarın kalıcı kılınması için devam eden çabalarımıza ilişkin ayrıntılı bilgi verdi.”
Mayıs 2010; ABD’nin tüm etkili ve yetkili çevreleriyle,“düşünce kuruluşlarında” İran’la ilgili şu iki ihtimal konuşulmaktadır:
-Tek başına ABD ya da tek başına İsrail’in veya ikisinin ortaklaşa İran’ın nükleer tesislerine karşı askeri bir operasyon seçeneği…
-İran’ın nükleer programı ile yaşamak…
Bu tartışmalar sırasında “kesin görüş” bildiren isimlerden birisi bugün Erdoğan ve Davutoğlu’nun görüştüğü CFR’nin Başkanı Richard Haas’dir. İran’a yaptırımların işe yaramayacağını belirten Haas, “uzun zaman önce öngörülmüş olan yolun sonundaki ayrıma çok geçmeden gelinecek” der.
O zaman konuşulanların başlığı; “İran’da Yol Ayrımına Doğru ve Obama’nın Zor Seçimi” idi.
Belli ki, “uzun zaman önce öngörülmüş olan yolun sonundaki ayrıma” artık gelindi ve bu defa Obama’nın değil, “Erdoğan’ın seçimi” hallediliyor. Çok da “kolay” olacağa veya olmuşa benzemiyor mu?!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
7 Mayıs 2013