İçeriğe geç

MİT’in 8 Yıl Önce “Öngördüğü” Üzere; Ulus Devletin İpini Çektirdiler!..

“Çözümcülerin” nefeslerini tutarak beklediği nevruz mesajı Diyarbakır’da okundu. Özü, teröristbaşı “ulus devletin” ölüm fermanını yayınladı. 2007’de dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’in, “Gelecekte birçok ulus-devlet ve millet hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başlayacak” dediği gibi.

“Devletin onayı”yla yayınlanan mesajdaki şu ifadeler devleti hiç rahatsız etmedi mi acaba?

“40 yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi…”

“PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadele…”

Teröristbaşı ne istedi?

“Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit Anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olmayı… Çatışmacı, tüketici, yıkıcı milliyetçiliğin doğurduğu ulus devletleri, demokratik siyasetle aşarak, ortaklaşmaya geçmeyi…”

Yani “paralel devlet” kurmayı!..

Karşılığında “çözümcülerin” beklediği gibi, en azından PKK’ya “silah bırak” çağrısı yaptı mı?

Hayır.

– Tarihi Dolmabahçe mutabakatına uyularak, ilkelerde mutabakat sağlanması,

– İzleme heyeti oluşturulması,

– Parlamento üyeleri ve izleme heyetinden teşkil edilecek bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulması ve o ilkesel mutabakatın burada ele alınıp, hayata geçirilmesi,

Şartlarıyla, “PKK’nın, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi gördüğünü” bildirdi.

-Erdoğan Aldatıldı mı?-

Teröristbaşının, “eşit yurttaşlık” söylemi ve şartlarından sonra Erdoğan’a dönelim.

Geçen hafta Balıkesir’de, “Hâlâ varsa, yoksa Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu? Artık böyle bir şey yok… Kardeşim neyin eksik senin? Bir Kürt olarak sen bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu? Oldun. Başbakan çıkardın mı? Çıkardın. Devletin en üst kademelerinde yönetici gönderiyor musun? Var. Türk Silahlı Kuvvetlerinde var mısın? Var. Ne istiyorsun daha? Bizden farklı neyiniz var. Her şeye sahipsiniz” dedi.

3 gün önce Harp Akademileri Komutanlığı’nda, “Çözüm sürecinin, hiç kimseye ayrıcalık sağlama amacı gütmediğini” belirtip, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet kırmızı çizgilerimizdir” diye konuştu.

Dün de izleme heyeti kurulmasıyla ilgili şu resti çekti:

“Ben gazetelerde okuyorum. Böyle bir şeyden benim haberim yok. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum. Başbakanlığım döneminde de ‘Akil İnsanlar Heyeti’nden bir grubun gitmesine nasıl bakarsınız?’ dediklerinde bunu doğru bulmadığımızı o zaman da söylemiştim. Aynı şeyi şimdi de söylüyorum. İstihbarat kuruluşları ile bu işler yürür… Ayrı bir grubun oraya gitmesi neyi değiştirecek ki? Birilerini tatmin için bu işler yapılmaz. Bunun dışındaki süreç kendi çerçevesi içinde kalmalıdır. Yeni bir roman mı yazdırılacak. Bunları da samimi bulmuyorum.”

Şimdi soralım; “Çözüm sürecinin” mimarı Erdoğan’ın teröristbaşının mesajlarına cevabı, “Aldatıldım” mı olacak?

-Kobani ve Eşme Ruhu-

Teröristbaşının fermanında Kobani ve Eşme de var.

“Hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobani direnişini ve zaferini selamlıyorum” dedi.

Erdoğan, “varsa yoksa Kobani” söylemlerinden rahatsız. Buna karşılık Başbakan Davutoğlu, Diyarbakır’dan Kobani’ye “selâm” gönderdi.

Teröristbaşı ve Davutoğlu’nun en azından “Kobani” politikasında ortak görüşte olduğu anlaşılıyor.

Ama daha önemlisi, “Eşme ruhu”?

Eşme mâlum; Süleyman Şah Türbesi’nin nakledildiği, PKK’nın Suriye kolu olan ve Erdoğan’ın “terörist” saydığı PYD’nin kontrolündeki bölge.

PKK ve HDP, Süleyman Şah operasyonunun PYD’nin yardım ve desteğiyle yapıldığını öne sürerken, “devlet” hep reddetti.

Teröristbaşı mesajında, “Eşme ruhunu, halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selâmlıyorum” dediğine göre, iddialar doğru mu, ne? Değilse, “devlet onaylı” fermanda “Eşme ruhu”nun ne işi var?!.

-Dinime Küfreden-

Nevruz fermanının “şaka” gibi kısmına gelince; Şöyle buyurdu teröristbaşı:

“Bilmeliyiz ki, Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞİD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler, ve Asuri-Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve inançlarına dönük vahşice katliamlar sergiledi.”

Konuşan sanırsınız ki, 40 yıldır emperyalistlerin maşalığını yapıp, Kürt bebeklerini dahi karnından kurşunlatan bir katil değil de, bir melek, bir demokrasi havarisi!..

Sahi, teröristbaşı imzalı bu fermanı kim döşendi acaba?

Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

21 Mart 2015

Kategori:Uncategorized