2007’den beri ülkeyi “bize darbe yapacaklardı” söylemi ve darbe davalarıyla meşgûl ettiler. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast, Poyrazköy hepsi bir bir yalan oldu.
Ellerinde sadece 28 Şubat kaldı. Erdoğan hâlâ meydanlarda, “dertliyim” deyip, kızlarının ve oğullarının nasıl okuyamadığını anlatarak, 28 Şubat’a gönderme yapıyor. Davutoğlu ise hızını alamayıp, “28 Şubat’ta bir takım Türk ulusalcılarının, hilâl İslâm’ı temsil ediyor diye bunu albayraktan kaldırmak istediklerini” iddia edebiliyor.
4 yılı dolduran 28 Şubat davasına 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra 9 Haziran’da devam edilecek. Son duruşmada dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener ve Adalet Bakanı Şevket Kazan tanıklık yapmış ve sanıklardan şikâyetçi olmamıştı.
28 Şubat iddianamesini hazırlayan Savcı tanıdık; Kozmik Oda’nın da savcısı olan Mustafa Bilgili. Kozmik Oda’da yaptırdığı aramanın usülsüz olduğu ortaya çıktı ve HSYK Bilgili hakkında inceleme başlattı.
Ama aynı ismin hazırladığı 28 Şubat iddianamesi üzerinden açılan dava sürüyor.
Bu davada da “delil” olarak yine bir CD, bu CD’nin içinde isimsiz, imzasız çizelgeler ve yine bunu Savcılara veren bir “vatansever subay” var. Ama diğerlerinden farklı olarak, bu “vatansever subayın” ismi belli. Sanıklar başından beri 5 nolu CD’nin “sahte” olduğunu iddia ediyordu. Uzun çabalardan sonra Mahkeme’den alınan o CD imajı nihayet bir bilirkişiye incelettirilebildi.
Odatv davasının son duruşmasında bilirkişi olarak tanıklık yapan ve Odatv bilgisayarlarında bulunan “suç” delili belgelerin dışarıdan yüklendiğini açıklayan, ayrıca Poyrazköy davasında da Mahkeme tarafından bilirkişi olarak atanan Adli Bilişim Mühendisi Tuncay Beşikçi’nin 28 Şubat’ın CD’siyle ilgili raporunu özetlemeden önce, o CD’nin hikâyesini hatırlatalım:
– İddianameye göre, bu CD’yi meçhul bir şahıs 19 Aralık 2011’de -YAŞ kararıyla TSK’dan ihraç edilmiş- emekli Subay Dr. Tamer Tatar’a kargoyla gönderdi.
– Tatar bir gün sonra kendisine gelen belgeleri ve 2 adet CD’yi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim etti.
– İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 1 gün sonra bunları hiç incelemeden, içinde ne olduğuna bakmadan, “Balyoz, Ergenekon soruşturmalarında elde edilen ve Tamer Tatar tarafından ibraz edilen belgelerle, dijital verileri 5 klasör halinde” Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
İşte 28 Şubat davası bu şekilde elde edilen “delillerle” açıldı, insanlar 1.5-2 yıl tutuklu kaldı, sanıklardan 52 yaşındaki Albay Mehmet Haşimoğlu tutukluyken, Teoman Koman da tahliye olduktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
-O CD Delil Olamaz ki-
Bazı sanıklar ve sanık avukatlarının başvurusu üzerine 5 No’lu CD’yi inceleyen Adli Bilişim Mühendisi Tuncay Beşikçi’nin raporuna gelirsek;
En başından şu tespitleri yaptı:
– Davaya konu olan CD5 isimli delil; Yasal yollardan elde edilmemiş, tutanaklara göre kargo yoluyla Tamer Tatar isimli şahsa ulaştırılmış ve sonrasında Cumhuriyet savcısına teslim etmiştir.
– Delil yasal yollardan elde edilmediğinden olay yeri incelemesi yapılamamış, CD’nin kullanıldığı/kayıt yapıldığı bilgisayardan imaj alınmamış, bilgisayar tarihleri doğrulanamamış, yer ve zaman bilgileri gibi çok önemli olabilecek veriler tutanakla kayıt altına alınmamıştır.
– Tutanaklara göre, üzerlerinde 1996-2002 yılları arasında çalışılmış olan dijital dosyalar 2007 yılında CD’ye kayıt edilmiş ve 2011 yılında savcıya ulaştırılmıştır. Dava dosyasında delilin nerede ve nasıl saklandığına dair herhangi bir tutanak bulunmadığından delil zinciri kırılmış, delil bütünlüğü bozulmuştur. Bu nedenle CD özelliklerine göre dosyaların CD’ye kayıt edildiği 2007 yılından önce herhangi bir değişikliğe uğrayıp, uğramadığı kesin olarak ifade edilemez.
– CD’nin adli imajı, CD’nin Cumhuriyet Savcısının eline geçmesinden çok sonra 8 Ocak 2015 tarihinde alınmış, bilirkişi tarafından alınan imaj, veri bütünlüğünün korunduğunu gösterecek “HASH değeri” hesaplama özelliği bulunmadığı anlaşılan ve adli imaj alınırken kullanılması delil bütünlüğü açısından çeşitli sakıncalar doğurabilecek PowerISO adlı program ile alınmış, alınan imajın HASH değeri hesaplatılmamış ve üzerinde HASH değeri ve tarih bulunmayan bir tutanak ile mahkemeye sunulmuştur.
– Sonuç olarak incelenen delilin birçok yönden “kabul edilebilir delil” niteliği taşımadığı, kullanılamayacağı ve/veya inceleme sonucunda ortaya çıkacak bulguların doğru sonuca götüremeyebileceği tespit edilmiştir.
Türkçesi bilirkişi diyor ki; Sadece CD’nin değil, mahkemenin avukatlara teslim ettiği imajın da delil niteliği yok.
-CD 2007’de 4 Günde Hazırlandı-
Buna rağmen bilirkişi Tuncay Beşikçi, “CD’nin doğru” olduğu varsayımından hareketle, içeriğini de inceledi ve şu çarpıcı sonuçlara ulaştı:
– CD’nin kayıt tarihi olan 25 Mayıs 2007 tarihinden hemen önce 14-15-16 ve 24 Mayıs 2007 tarihlerinde çok sayıda belgenin sayfa sayfa taranarak dijital ortama aktarıldığı ve 1996-2002 yılları arasında kayıt edilen diğer dökümanlarla birlikte CD’ye kayıt edildiği,
– CD’de bulunan dosyalara ait tüm tarih bilgilerinin kayıt edildikleri bilgisayardan alındığı ve bilgisayar adli imajları olmadan dosya tarihlerine kesin olarak itibar edilemeyeceği,
– Delil CD’sinin bilinmeyen bir yerden kargo ile gelmesi, dosyalardan birinin tasnif işleminin hemen ardından basında yayınlanması, “a, xx ve x” gibi bilinmeyen kullanıcı ve bilgisayar adları ile kayıt edilen dosyaların varlığı ve son dosya işlemi ile CD’nin kaydı arasında geçen yaklaşık 5 yıllık sürenin CD’deki dosyaların güvenilirliğine dair son derece şüphe oluşturduğu anlaşılmıştır.
CD içinde yer alan binlerce dosyayı tek tek inceleyen bilirkişi Beşikçi, “İncelenen bin 210 dosyada tarih ve saat bilgileri doğru kabul edildiğinde, teknik olarak açıklanamayacak bir değişikliğe ve herhangi bir manipülasyona rastlanmadığını” da kaydetti.
“Manipülasyon olmadığına göre, o CD nasıl sahte olur?” diye sorabilirsiniz; Hemen cevaplayalım.
Tespitlerden de anlaşılacağı üzere zaten sahte olarak hazırlanmış bir CD’de ayrıca oynama yapmaya gerek var mı?
Acaba bu önemli gelişmeden sonra Erdoğan ve Davutoğlu, 28 Şubat davasına sahip çıkmaya devam mı edecek, yoksa “yine paralelin işi, aldatıldık” mı diyecek, göreceğiz.
Müyesser YILDIZ
13 Mayıs 2015