15 Temmuz darbe teşebbüsüne katıldığı suçlamasıyla hakkında verilen hükümler üç kez bozulan eski korgeneral Metin İyidil’in yeniden yargılanmasına devam edildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İyidil’e son olarak darbeye yardımdan verilen 12 yıl 6 ay hapis cezasını, “üst sınırdan cezalandırılmalı” diye bozunca davanın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmesine başlandı. Savcı, Yargıtay ilamına uyulup İyidil ile diğer sanık Hamza Koçyiğit’in üst sınırdan cezalandırılmaları yönünde mütalaa verdi.
Bugünkü celsede de İyidil, esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yaptı.
İyidil sözlerine, “Sabah kendi kendime ‘7 senede kaç defa elime kelepçe takıldı?’ diye sordum. Bugünle tam 876 defa.” ifadeleriyle başlayınca Mahkeme Başkanı, “Duruşmada kelepçe takmıyoruz.” dedi. İyidil de, “Duruşmada demedim.” karşılığını verdi.
Savunmasının başlangıcında TSK’ya 44 yıl hizmet ettiğini; Hulusi Akar’ın, Yaşar Güler’in, Necdet Özel’in kendisinin sicil amiri olduğunu, 2016 YAŞ’ında da birinci sıradan orgeneralliğe terfi etmesinin öngörüldüğünü anlatan İyidil şöyle devam etti:
“Darbeciler tarafından hazırlanan listede Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine alınmış gözüküyorum. Tutukluyum. Orgeneralliğe terfide ikinci sırada olan Erdal Öztürk darbecilerin listesinde 1. Ordu Komutanlığı’na atanmıştı, beraat etti. Terfi sıralamasında beşinci sırada olan Musa Aysever yine darbeciler tarafından emre alınmıştı, şimdi Kara Kuvvetleri Komutanı.”
Yargıtay ilamında kendisi hakkında herhangi bir suçlama olmadığını, sadece ceza uydurulmaya calışıldığını belirtip, “Ben niye buradayım? Ortada suç yok.” diyen İyidil beraat ve tahliye talebinde bulundu.
Hasdal’da FETÖ-toto Oynadılar
İyidil, MİT’in kendisi hakkındaki, “FETÖ mensubu olduğu iddia edilmektedir.” şeklindeki yazısına ilişkin de şunları söyledi:
“Bunun kaynağı emekli askeri savcı Zeki Üçok. Burada tanık olarak dinlendiğinde kendisi anlattı. Balyoz kumpasında tutuklandıklarında Hasdal’da FETÖ-toto oynamışlar. Bilgi amaçli hazırladıkları bu listeler adeta delil gibi değerlendirilmiş. Nitekim buraya geldiğinde, ‘Metin Iyidil ve Ercan Çorbacı’da yanılmışız, bunlar FETÔ’cü değil.’ dedi. Sormak hakkım değil mi, neden MİT’ten gelen evrakı buraya yazıyorsunuz da Zeki Üçok’un söylediklerıni yazmıyorsunuz?”
İyidil, hakkında birtakım suçlamalarda bulunan 15 kişiyle yüzleşmek istediğini bildirirken de, “Bırakın yüzlesmeyi, ihbarcılardan biri yok bile. Bunlar çöptür, her çöp dosyama konmuştur. Ben böyle evrakları çok gördüm, tamamen FETÖ mahreçlidir. Birçok vatansever subayı böyle yediler.” dedi.
Metin İyidil, kendisi ve diğer sanık Hamza Koçyiğit için “FETÖ’cü” diyen gizli tanık kod Abdullah’a ilişkin de söyle konuştu:
“O kobra pilotu. Sikorsky pilotu olsa uçağına binmişliğim olurdu. Hiç tanımıyorum. Bu şahıs Hulusi Akar komutanımıza da aynı iftirayı attı. Bu şerefsiz davranıştan sonra TSK ile ilişiği kesildi. Bu adamın Necdet Özel ile ilgili söyledikleri de var.”
Yelek Krizi
Metin İyidil savunmasını yaparken yakınları, salon soğuk olduğu için jandarma aracılığıyla kendisine bir yelek gönderdi. İyidil de savunmasına bu yeleği giyerek devam etti. Duruşmaya öğle arası verirken Mahkeme Başkanı, “Savunmanı kesmemek için söylemedim. Onu usülüne uygun teslim edildiğinde giyersiniz.” diyerek yeleği çıkarmasını istedi. Bunun üzerine İyidil yeleği çıkarıp yakınlarına gönderdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden İyidil, darbecilerin kendisinin de aralarında olduğu 93 generali/amirali emre aldığını, yani “Bunlar bizden değil” dediğini vurgularken şöyle konuştu:
“Ama anlamadığım bir sebeple birileri beni hukuki yolla oraya itelemeye çalısıyor. Önemli isimlerin hakkımdaki ifadeleri kararlara yazılmıyor, ama adı sanı belli olmayanların iddiaları yazılıyor. ‘Bu hukuki mi?’ diye gecelerce kafamı duvarlara vurdum.”
İyidil, 15 Temmuz gecesi, “Darbecileri top atışıyla vurun.” emri verdiğini, ama şimdi vurulmasını istediği adamlarla aynı cezaevinde olduğunu kaydetti. Saat 15.30 olduğunda Mahkeme Başkanı, İyidil’e savunmasının bitip bitmediğini sordu. İyidil, “Benim savunmam bitmez.” karşılığını verince de Başkan, “İlelebet devam mı edecek?” dedi.
Metin İyidil, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, Merkez Komutanı Metin Gürak’ı Etimesgut Zırhlı Birlikler’i kontrole göndermesine değinirken de şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:
“Ankara Garnizon Komutanlığı’nda ne var? 28. Mekanize Tugay. Kara Kuvvetleri’nin en kuvvetli tugayı. Akar, şimdi 2. Ordu Komutanı olan bu korgenerale, ‘Git Etimesgut’taki tankları kontrol et.’ diyor. Ya kendi birliği? O gece Ankara’yı kana bulayan tanklar o birlikten çıktı. O birlik neden kontrol edilmedi?”
Saat 16.15 olduğunda Mahkeme Başkanı, İyidil’e, “Toparlasan; daha Hamza’nın da savunması var. Sabahtan beri seni dinliyoruz.” uyarısında bulundu.
İyidil savunmasını şöyle sürdürdü:
“15 Temmuz’dan sonra hakkımda bazı spekülasyonlar çıkınca Yaşar Güler’e gittim, Başsavcı Vekilini arayıp benim nasıl biri olduğumu anlattı. Bana da, ‘Endişe edecek bir şey yok.’ dedi. Ama içim rahat etmedi, bir basın açıklamasıyla 15 Temmuz gecesi darbeye karşı neler yaptığımı tek tek anlattım. Bu açıklama iki kişiyi sıkıntıya sokmuş. Biri Zırhlı Birlikler’de darbecileri derdest etmemizden nemalanmak isteyen, diğeri Eğridir Dağ Komando Okulu’ndan Harbiyelileri çıkaran. Birilerinin tavuğuna kış demişim; Pazartesi kendimi sulh ceza hakiminin önünde buldum. ‘Tankları ben çıkarttırmadım, Harbiyelileri ben döndürdüm.’ dediğim için 7 senedir buradayım. Geriye dönüp baktığımda, 15 Temmuz’da içimizde erken uyumuşlar var. Rahatsızlananlar var. Acaba ben de başımı kuma gömse miydim? Ama bir asker olarak doğru olanı yaptım. Yoksa ben de, sizin eşinizin veya hakime hanımın kendisinin yaptığı yemeği yediği gibi, eşimin yemeğini yerdim. Mazgaldan uzatılan yemeği değil. Ben darbeci değilim. Bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum.”
Saat 18.00 olduğunda Mahkeme Başkanı İyidil’i bu defa da şöyle uyardı:
“9.30’dan beri seni dinliyoruz. Son yarım saat veriyorum. Ona göre ayarla, toparla. Ondan sonra Hamza Koçyiğit’i dinleyeceğiz.”
Şekeri Düştü
Başkan’ın bu uyarısından 10 dakika sonra İyidil, “Biraz dinlenebilir miyim?” dedi ve poşetinden bir şeyler aramaya başladı. Ardından şu diyalog yaşandı:
Başkan: Metin İyidil ne arıyorsun?
İyidil: Şeker ölçüm cihazını arıyorum.
(İyidil cihazı bulamayınca poşetinden bir şeker çıkarıp yedi)
Başkan: Biraz acele edersen.
İyidil’in avukatı: Biraz ara verebilir miyiz?
Başkan: 15 dakika sonra ara vereceğim. Devam edemeyeceksen…
İyidil: Edecek gibiyim. Gidebildiğim yere kadar gideceğim.
Başkan: Evet bir 15 dakika daha veriyorum. Toparla artık savunmanı.
Avukat: 15 dakika ile mi sınırlayacağız? İstenen ceza oranına baktığımızda…
Başkan: Savunmasını hiçbir şekilde kesmedik. 9.30’dan beri dinliyoruz.
Mahkeme Başkanı’nın bu son uyarısından sonra İyidil savunmasına 1 saat daha devam edince duruşmaya 19.10’da 1 saat ara verildi.
Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladığında Mahkeme Başkanı bir kez daha, “Metin İyidil toparla artık, müdahale etmek zorunda kalıyorum.” uyarısında bulundu. İyidil savunmasının devamında 16 Temmuz sabahı Isparta’dan birlik hazırlanması için talimat verdiğini anlatırken Mahkeme Başkanı, “Bak tekrar Isparta olayına döndün.” dedi. İyidil de şu karşılığı verdi:
“15 Temmuz gecesi olan Harbiyeliler olayıydı. Sabahki ise başka. Genelkurmay Başkanvekili Ümit Dündar’ın emriyle Ankara’da darbe karşıtı faaliyetleri organize eden Korgeneral Yıldırım Güvenç, darbecilere operasyon ihtimali bulunduğundan bazı birliklerin hazır edilmesi talimatını verdi. Ben de bunun için Isparta’yı aradım. Sonra Vali’yi arayıp izin istedim. Darbeci olsam izin ister miyim?”
Savunmasını saat 21.25’te tamamlayan İyidil’in son sözleri şunlar oldu:
“Tek ihtiyacım var; dosyaya adil, vicdani, hukuki bakılması, belgelerin okunmasıdır. Benim hakkım beraattır. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”
İyidil’in avukatlarının savunma için süre istemesinden sonra diğer sanık Hamza Koçyiğit’in savunmasına geçildi.
Sanık Koçyiğit de gizli tanık Abdullah kodun kendisiyle ilgili iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Onunla yüzleşmek istedik; ama mahkeme bizle ve avukatlarımızın olmadığı bir celsede onu dinledi, soru sormamız engellendi – adeta bizlerden kaçırıldı. Böylece kendimızi aklamamız önlenip üzerimizde şaibe kalması sağlandı.” dedi.
Yargıtay ilamı ve mütalaayı okuyunca, “Bunlar doğru mu yoksa verilecek cezaya uygun bir mütalaa mı hazırlanmış?” şeklinde düşündüğünü belirten eski tümgeneral ve dönemin EDOK Kurmay Başkanı Koçyiğit bir kez daha darbe gecesi yaptığı faaliyetleri 17 başlık altında anlatıp şunları söyledi:
“Aslanlar gibi darbe karşıtı faaliyetlerimin görmezden gelinmesi adalete ve vicdana sığmaz. Eğer Sayın Savcı lütfedip tanık beyanlarını okuyup beşini yazsaydı, o zaman mütalaanın şekli değişirdi. 6 yıl 3 aydır derdimi anlatmaya çalışıyorum. Ben vatanı satmadım, satılmasına da göz yummadım, FETÖ’cü olmadım.”
Koçyiğit’in savunmasının saat 23.30’da tamamlanmasının ardından Avukatı Hıfzı Çubuklu da savunma için süre istedi.
Mahkeme Başkanı, sanıkların tutukluluğunun devamıyla duruşmanın 11 Kasım’a bırakıldığını açıkladı.
Müyesser YILDIZ
14 Ekim 2022