İçeriğe geç

“Bay Bay Büyükelçiler” Diyebiliyor musunuz?!

Ankara’nın gözünde Türkiye nasıl bir ülke?

Erdoğan, dört gün önceki TRT yayınında şöyle konuştu:

“Biz hep şunu söyledik, ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür’. Artık biz, etkin bir bölgesel gücüz. Sadece istikrar adası değiliz, artık istikrarı sağlayan istikrarlaştırıcı bir gücüz. Şu andaki mücadelemiz küresel bir güç olmaktır.”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu daha dün, Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin 21 yılda çok farklı noktalara geldiğini belirtip, “Bugün dünyada herkesin gözünde Türkiye, lider bir ülke. Artık bölgesel bir aktör değiliz, küresel bir aktörüz, küresel bir gücüz… Bugün dünyada arabuluculuk denilince ilk akla gelen ülke Türkiye. Çünkü biz bir marka olduk. Dünyanın ara bulucuları da artık Ankara, İstanbul’da yetişiyor.” dedi.

Savunma Bakanı Akar da şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde uluslararası ortamda özne haline geldi. Göz ardı edilebilecek, sözleri dikkate alınmayacak bir ülke değil. Söyledikleri herkes tarafından takip ediliyor. Artık ülkemizin etki alanı Afrika, Asya, Avrupa; ilgi alanı ise tüm dünya.”

“Küresel gücüz”, “lider ülkeyiz”, “markayız”, “istikrar adasıyız”; ama müttefikimiz” NATO ile Stratejik hedefimiz” AB’nin 9 ülkesinin İstanbul’da terör saldırısı uyarısında bulunup konsolosluklarını kapatması üzerine resmen dağıldık!..

Önce şunun altını çizelim; konsolosluk kapatma furyasını 27 Ocak’ta başlatan ABD Büyükelçiliği oldu. Bunu Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İsviçre, İsveç, Belçika, Kanada ve İtalya izledi.

Ankara haliyle tepki gösterdi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Bu sorumsuzluk kabul edilemez. Türkiye güvenli bir ülkedir. Güvenlik güçlerimiz ve istihbarat birimlerimiz işinin başındadır.” derken TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Türkiye’yi yıpratma, itibarsızlaştırma yönünde bir hamle olduğunu açık bir şekilde görüyoruz.” tespitinde bulundu.

Dışişleri Bakanlığı da 9 ülkenin büyükelçisini çağırarak bu kapatmalara gerekçe gösterilen tehdidin ne olduğunu sordu ve bir istihbarat varsa paylaşmalarını talep etti.

Anladık ki, Türkiye’yle herhangi bir bilgi paylaşımı yapmamışlar. Bunlar nasıl dost ve müttefik” ve dahi biz nasıl bir küresel güç” isek?!

Nitekim, bizzat Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, “İçişleri Bakanlığı’na ve MİT’e soruyoruz, somut bir bilgi paylaşımı yok.” bilgisini verdikten sonra, “Burada ‘Türkiye istikrarsız, Türkiye’de terör tehdidi var’ imajı vermek istiyorlarsa, bu dostluğa da sığmaz müttefikliğe de sığmaz… Biraz dürüstlük, biraz samimiyet bekliyoruz.” dedi. Ayrıca şunu kaydetti:

“Bazı ülkelerin diğerlerine, bu kapatma eylemine ‘Siz de katılın’ dediğini biliyoruz. Biz de gerekli uyarıları yaptık, bundan sonra belge ve bilgi sunmadan bu tür yöntemlere giderlerse bizim de atacağımız adımlar olacaktır. Bu mesajı da kendilerine ilettik.”

Bu Tezgâhı Kuran da ABD Büyükelçisiymiş

En sert tepki veren ise yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Soylu önce şunları anlattı:

“Türkiye’nin şöyle bir talihsizliği var, Türkiye’ye gelen her Amerikan büyükelçisi, ‘Ben Türkiye’de nasıl darbe yaparım, yaptırırım’ telaşı içerisindedir. Bu, Türkiye’nin temel bir talihsizliğidir. Her Amerikan büyükelçisinin ‘Türkiye’de acaba ben ne yaparım, ne yaptırırım ve Türkiye’ye nasıl zarar veririm, babalarıma nasıl yaranırım’ dertleri budur… Diğer büyükelçilerini toplar, fıs fıs fıs, onlara akıl vermeye çalışır.”

Ardından doğrudan ABD Büyükelçisi Jeff Flake’i hedef alıp, “Hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum. Pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye’yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum.” uyarısında bulundu.

Bunları söyleyen koca İçişleri Bakanı; belgesiz konuşmaz herhalde, değil mi?.. Ama arkası gelmedi.

Ankara’nın 1.5 Yıl Önceki Tavrı

Sizi bilmem, ama bu tepkiler bana 1.5 yıl önce yaşananları hatırlattı. Ne oldu 1.5 yıl önce?

ABD öncülüğünde 10 ülkenin Ankara Büyükelçisi, “AİHM kararı uygulansın, Osman Kavala serbest bırakılsın.” çağrısında bulununca oktidar medyası, “Örgütlü hareket eden 10 büyükelçiye tepki… Persona Non Grata” manşeti attı.

O sırada Afrika gezisinde olan Erdoğan, dönüş yolunda, “Bu büyükelçileri ağırlamak lüksümüz yok.” diye tepki gösterdi. Hemen peşinden de sözkonusu büyükelçilerin “istenmeyen kişi ilân edilmesi” için Dışişleri Bakanlığı’na talimat verdiğini açıkladı.

Büyükelçiler yine Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı, ama istenmeyen adam” ilân edilmeyip uyarıldılar… Yeni bir açıklama yapmaları sağlandı ve sorun çözüldü.

Bu olayda da en sert ifadeleri kullanan İçişleri Bakanı Soylu idi. Yine “darbe”, “casusluk” faaliyetlerinden söz edip dönemin ABD Büyükelçisi David Satterfield’la görüştükleri için muhalefet partilerinin liderleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’i suçladı.

O Dev Bayrak Ne?

İçişleri Bakanı Soylu’nun o ağır suçlamaları yönelttiği gün ABD Büyükelçisi Flake’in ne yaptığına bakalım.

ABD donanmasına ait savaş gemisi USS Nitze, Sahil Güvenlik ekiplerimizin eşliğinde Dolmabahçe açıklarına demirlemişti. Geminin Boğaz’da ilerleyişi sırasında mürettebatın güverteye çıktığı görülürken, eşiyle birlikte onları ziyaret eden Büyükelçi Flake, “Bu sabah otel penceresinden bakıp geminin gelişini ve bayrağımızı görmenin ne kadar güzel olduğunu anlatamam.” sözleri eşliğinde şunları söyledi:

“Türkiye ile dostluğumuz var. Türkiye ve ABD iyi birer müttefik. Başkonsolosumuz Julie A.Eadeh ile burada olmaktan memnunuz. Burası muhteşem bir şehir ve denizcilerimiz de bunu görüyor. Burada yaklaşık 350 mürettebat ve harika bir gemi var.”

ABD öncülüğünde konsoloslukların kapatılması tartışmaları arasında bu geminin İstanbul’da ne işi olduğu sorgulanacağı için durumdan vazife çıkartan iktidar medyası, geminin NATO faaliyetleri kapsamında İtalya’dan geldiği”, “Türkiye’ye rutin liman ziyareti gerçekleştirdiği” ve “Türkiye’den 15 gün önceden diplomatik kanalla izin aldığı” bilgisini verdi.

Medya, gemiye ABD bayrağı ile birlikte Türk bayrağı da çekildiğini bildirdi, ama nedense bayraklar arasındaki orantısızlığı umursamadı!..

Gemi meselesinde şunu kaydedelim:

Varsayalım ki, 15 gün önceden izin alındı; Ankara’nın niyeti bağcı dövmek değil de üzüm yemek olsaydı, yoldayken izni pekala iptal edebilirdi… Haydi bu yapılmadı; tam o tartışmaların ortasında gelip Flake’li, bayraklı şovunu yaptıktan sonra programını kesmesi istenemez miydi?.. Ama ne oldu; gemi yine Sahil Güvenlik botları eşliğinde bu defa İzmit Körfezi’ne geçip Donanma Komutanlığı açıklarında demirledi.

Ya ABD gemisi Dolmabahçe’ye geldikten bir gün sonra NATO Hava Kuvvetleri’nin sosyal medya hesabından Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16 savaş uçaklarına yer verilerek yapılan, “Mutlu cumalar! Harika bir hafta sonu geçirin” şeklindeki paylaşıma ne demeli?!

Toparlarsak; dikkat ettiniz mi, Erdoğan, şu ana kadar konsolosluk kapatma meselesine nedense hiç girmezken dün Aydın’da yine Kılıçdaroğlu’na, “Bay bay Kemal” diyordu.

Kılıçdaroğlu’na “Bay bay” demek kolay… Soylu’nun bu kadar suçlamalarından sonra ABD Büyükelçisi’ne ve dahi Türkiye ile istihbarat paylaşımında bulunmayan diğer büyükelçilere de “Bay bay” diyebiliyor musunuz; milli ve yerli” duruşun gereği budur!..

Müyesser YILDIZ
5 Şubat 2023

Kategori:Uncategorized