Öncelikle Sayın Abdullah Gül’e geçmiş olsun.
Kulağındaki rahatsızlık nedeniyle Kırgızistan’a yaptığı resmi geziyi keserek yurda döndü. Perşembe gününden beri Hacettepe Hastanesi’nde tedavi görüyor.
Sadece tıbbi imkânlar değil, güvenlik açısından da üst düzey devlet adamlarımızın genelde GATA’da tedavi gördüğünü biliyoruz. Bu durum Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’le birlikte değişmiş görünüyor. Başbakan Erdoğan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ameliyat olurken Gül, Hacettepe Tıp’ı seçti.
Ancak bu durum özellikle Gül’ün konumu açısından önemli. Bugün itibariyle Başkomutan; üstelik geçmişte GATA’da yattı. Yıllardan beri kulak rahatsızlığı çeken Gül 2006’da Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı iken GATA’da ameliyat bile olmuştu. Ameliyatı, dönemin GATA Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Başkanı Doçent Doktor Sertaç Yetişer’in öncülüğünde; aralarında Doç. Dr. Mustafa Gerek, Doç. Dr. Fuat Tosun ve Doç. Dr. Bülent Satar’ın bulunduğu doktorlar ekibi yapmıştı. O ekipten sadece Yetişer emekliye ayrılırken, diğerleri profesör oldu ve bugün ana bilim dalı başkanlığında Gül’ün ameliyatına giren Mustafa Gerek var. Yani Gül’ün rahatsızlığını en yakından bilen ekip halen GATA’da. Tedaviye onlarla değil, Hacettepe ile devam etmesi ilginç değil mi?
Tamam, Hacettepe Üniversitesi rektörünü sıralamada ikinci olduğu halde atayan Gül; ama GATA’nın bağlı olduğu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i de kendisi atamadı mı?
GATA’nın imkânları bir Cumhurbaşkanı için yetersiz mi? Aksine, buradaki Kulak Burun Boğaz Hastanesi Türkiye’nin ilk KBB hastanesi olma özelliği taşıyor; ayrıca günümüzde en modern tıp uygulamalarının yapıldığı bir merkez. Başkomutan, kendi hastanesine güvenmiyor denebilir mi? Ne mümkün?
Gül 2006’da ameliyat olduğunda Bayan Gül’ün arka kapıdan alındığı vs. iddia edilmiş, ancak bu iddialar Dışişleri Bakanlığı tarafından şiddetle yalanlanmış ve Hayrünnisa Hanım’ın eşinin başında olduğu belirtilmişti. Demem o ki, geçmişte bir sıkıntı yaşanmış olsa bile bugün bir türban rahatsızlığından, Gül’ün bu sebeple GATA’yı tercih etmediğinden de herhalde söz edilemez.
Bir başka şüphe konusu: GATA’da önemli bir isim yatıyor. Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasına yol açan İnternet Andıcı davasının önemli sanıklarından Orgeneral Nusret Taşdeler. 2011’de Ege Ordu Komutanı iken EDOK Komutanlığına atanan Taşdeler hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı. Halen GATA’da tedavi gören Taşdeler bu yılki Şura’da EDOK’tan alındı, YAŞ üyeliği ise sürüyor. Taşdeler, ABD’nin Irak’ı işgalini öngören 1 Mart tezkeresi öncesinde Başkan Bush ile yapılan “at pazarlığı”nda dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’la birlikte Beyaz Saray’da ağırlanmıştı. Gül’ün tedavi için GATA’yı tercih etmemesinde acaba Taşdeler’in burada yatmasının veya buna dair olası dedikoduların etkisi olmuş mudur?
Son ihtimal; Malum Fetullah Gülen tutuklanan askerlerden bazılarının GATA’da tedavi görmesi konusunda “Gata-kulli” benzetmesini yapmıştı. GATA gibi köklü bir kurumun itibarının zedelenmesi bir yana, Gül’ün buraya yatması halinde söz konusu benzetmenin akıllara gelmesinden endişe duyulmuş olabilir mi ki?
Gülen demişken; Başbakan Erdoğan’ın ilk ameliyatında “geçmiş olsun” demeyen Fetullah Gülen, Gül’ün Hacettepe’ye yatması üzerine bir mesaj yayınladı. Gül için “Millet’in Cumhurbaşkanı” ifadesini kullanmakla kalmadı, kendisinin “samimiyet, tevazu, vatanperverlik, hakperestlik gibi birçok vasfın örnek temsilcisi” olduğunu vurguladı.
Başkomutan’ın GATA’da olmaması konusunda aklıma gelen ihtimaller bir yanda dursun da Gül cephesinde neler olduğunu gerçekten merak ediyorum. Sağlık durumu, bu yıl yaşanması planlanan bir başka “ilk”i, 30 Ağustos tebriklerini Çankaya Köşkü’nde Gül’ün kabul etmesini etkiler mi ki acaba?
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler,
Müyesser YILDIZ
26 Ağustos 2012
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/30-agustos-kehaneti-2908121200.html