Hrant Dink davası… “Tuz koktu” diyorlar. O eskidendi; “Yeni Türkiye”de burunlar koptu, “ar damarını aldırma” ameliyatları patladı!..
Çok şükür burnum yerinde; ama yine çok pis kokular alıyorum.
O, “bir Ermeni” olduğu için değil, ölüsünden çok post çıkarmak için öldürtüldü.
Bedenin ölüsünden 301’i, “Ermeni açılımını” çıkardılar. Şimdi, ruhunun ölüsünden çıkaracaklarının hesabındalar!..
Mahkeme kararını ben de beğenmedim. Birileri iyi-kötü polisi oynamıyor ve mahkeme üzerinde operasyon niyeti yoksa, Fransa’da malum yasanın görüşülmesine takviye amaçlı değilse ve dahi yine çok vahim başka işlerin gözlerden kaçırılmasında kullanılmıyorsa, evet o karar her anlamda vahimdir, iç sızlatıcıdır.
Sonrasında olanlar daha da vahim. Birileri kolları sıvadı, “1915 için özür dilensin”i zerk ediyor. Birileri ise çıldırmış gibi “İllâ Ergenekon’a bağlayın” kampanyası düzenliyor.
“Ermeni açılımı”nın mimarı, Ümraniye’de bulunan bombalar için: “Takip edin, önemli gelişmeler olacak” diyen Cumhurbaşkanı Gül adeta imdatlarına koştu: “Davanın seyri değişebilir”!..
Haydi DÜM’ü (Delil Üretme Merkezi) çalıştırın; e-mailler, imzasız ihbar mektupları yollayın; ne duruyorsunuz? Artık yemezler mi? İster misiniz bugüne kadar özenle korunan bürokratlardan birisi çıkıp: “Evet ben Ergenekon üyesiyim.” desin, sonra etkin pişmanlıktan yararlanıp kurtulsun!.
İyi de ne fayda! Bugüne kadar onlara soruşturma izni vermeyen Başbakan Erdoğan nasıl kurtulacak? “Dink cinayeti Ergenekon’a bağlansın” çığlığı atanlar iktidarın bürokratlarını, dahası bizzat Erdoğan’ı “Ergenekoncu” ilân etmiş olmuyor mu? Yoksa etrafındaki çember giderek daraltılan Erdoğan’a gayet bilinçli şekilde: “Her an 1 numaraya oturtulabilirsin” mesajı mı veriliyor?
– Gören gözler,
– Duyan kulaklar,
– İpotek olmamış beyinler bir kez daha gördü ki;
-“Ergenekon” çuvalını dikenlerle, Dink’i öldürtenler aynı adreste çalışıyor!..
Dink ailesi de bu furyaya kapılırsa, yanarım… Yıllardır Hasdal-Silivri’deki insanlar dijital verilerle nasıl tuzağa düşürüldüklerini haykırıyor. Onlar duymasınlar; ama kardeşleri, dostları belledikleri Nedim Şener’in de aynı tuzağa düşürüldüğünü yakından biliyorlar. Sülaleden bir gazetecinin Dink cinayetinde askerleri sorgulayan kitabını “belgesel tadında” bulan çevreler, Şener’in polisi sorgulamasını “Ergenekon’a hizmet” sayıyorsa fazla söze hacet var mı?
Geçenlerde birileri “her taşın altında cemaat aranmasından” duyduğu rahatsızlığı yazdı: “Evde kalmış kızlar bile cemaatten bilecek endişesi içindeyim. Denktaş’ın vefatını halâ cemaate bağlamadılar hayret ettim. Cemaat paranoyası bu arkadaşların aklını başından uçurmuş. Aşama aşama yürürlüğe konulan bir psikolojik harekâtla karşı karşıyayız. Gülüp geçmek en iyisi” diyordu.
“Her taşın altında Ergenekon arayanlara”, hayrettir Van depremini ona bağlamayanlara ne denir ki;
“Aynada yansıma” mı, “Kişi kendini nasıl bilirse karşısındakini de öyle görür” mü? “Ne ekersen onu biçersin” mi? “Dinime söven bari…” mi? Lâkin gülüp geçilemiyor; zira “Ergenekon” adı altında aşama aşama yürütülen psikolojik harekâtla insanların hayatı söndürülüyor, koca ülke kuru yaprak gibi savruluyor!..
Asker, profesör, gazeteci kim olursa olsun hedefe oturtulanları 1 haftalık manşetlerle kodese tıktıran muktedirler, Hrant Dink’te niye aynı gayreti göstermedi? Yok edilen kayıtların, yıllarca verilmeyen iletişim bilgilerinin, soruşturulmayan bürokratların hesabını sormadı acaba? Kimi korktu… Kimi kutsal ittifaka hâlel gelmesin istedi… Kimi yola konmuş siyasi hedeflere adım adım ulaştı… Kimi ise bu katliam üzerinden Türk cephesini çökertmenin derdindeydi de ondan!..
* * * *
“Ergenekon’dan çıkış” için Dink katliamının peşinin bırakılmaması gerekiyor. Sorgulanacak şeyler var;
Erhan Tuncel’in kökü, kökeni gibi… Aynı çevreler ısrarla Muhsin Yazıcıoğlu’nun “katledildiğini” de söylüyor. Belli ki bir bildikleri var. Öyleyse Dink’le Yazıcıoğlu’nu katleden aynı güçler midir? Yazıcıoğlu “tarlasının kimlerce işlendiğini” mi bulmuştu? Tam bugünlerde Alperen Ocakları’nın kapatılması, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun hem Dink hem de Yazıcıoğlu dosyasını özel şekilde incelemesi tesadüf müdür?
Bitmedi; kaçtır rüyamda Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ı görüyorum: “Beni kurtarın.” der gibi… Mutafyan kim ve nerede? O, birçok azınlık cemaati yöneticisine göre daha ılımlı, Türkiye’yi rahatsız etmekten kaçınan, Lozan’ı delme peşinde olmayan biriydi. Ve birileri ona çok kızıyordu. Mutafyanı galiba son olarak Dink’in cenaze töreninde gördük. Mutsuzdu, huzursuzdu… Sonra duyduk ki Alzheimer olmuş, izole edilmiş. Anamdan biliyorum; bu hastalık 3-5 ayda tüketmez, adamı buharlaştırmaz. Ama Mutafyan adeta buharlaştı!.. Yerine de vekaleten Etyen Mahcupyan’ın bile: “Mal-mülk işlerinden başka bir şey düşünmüyor” dediği biri getirildi. AKP’yle de çok yakın, öyleki Mesrob Mutafyan’ın ölmesi beklenmeden asaleten atanmasının yolları aranıyor; ama Ermeni cemaati bile karşı vs. Diyeceğim, acaba Mutafyan, Dink’in öldürülmesi konusunda bir şeyler biliyor muydu? Ölmeden mezara girmesi nasıl kafama takıldıysa artık rüyalarıma girer oldu !..
Dink’in öldürüldüğü günü hatırlayın. Bir anda binlerce insanın sokağa dökülmesine ve ellerindeki “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarının nasıl, ne zaman hazırlandığına şaşıp kalmıştık.
Mahkeme kararının açıklandığı günü düşünün. Yine bir anda insanlar ellerinde, “Bu dava böyle bitmez” pankartlarıyla oraya doluştu.
Nereden biliniyordu mahkemenin böyle bir karar vereceğini de o pankartlar hazırlanmıştı? Bu ne hız, bu ne hazırlıktı? Yoksa yine kararı 21 dakika önceden bilenler mi vardı?
Bana düşmez, ama Dink ailesine desem ki ;
“Dostlarınızı” bir daha gözden geçirseniz…
“Hırsızların evinizin içinde olabileceğini” düşünseniz!..
* * * *
PKK’yı şirinleştirmek için çırpınırken, “ Ergenekon “ kâbusuyla milleti zapt-u rapta almak isteyenler;
İllâ örgüt mü arıyorsunuz ?
İran kuşatması üzeri birileri yine “Kudüs ordusu”nu hortlatıp, yeniden “faili meçhuller” dönemini açmaya hazırlanıyor. Buna bakın!..
Olmadı, “PKK’yla omuz omuza çalışacağını” açıklayan Hizbullah’ın dönüşünü kutlayın… Hizbullah iddianamesinde: “İslâmı esas alarak örgütlendiği halde mensuplarının bir kısmının Ermeni kökenli olduğu, yakalanan örgüt üst düzey mensuplarının ifadelerinden anlaşılmıştır” mı yazıyordu, ne? Ben mi yanlış hatırlıyorum?!..
Silivri’den kucak dolusu sevgiler,
Müyesser YILDIZ
20 Ocak 2012