İçeriğe geç

Balyoz’da film gibi düğün

16 Nisan 2010 günü Tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ın en mutlu günü olacaktı. Sevgili kızı Tuğçe’nin düğünü vardı.

Lâkin Şubat’ta Balyoz “kumpasıyla” tutuklandı. Düğün ertelendi, davetiyeler yakıldı. Çakmak Silivri’deki bir duruşmada, “16 Nisan tarihindeki düğün davetiyelerini yakmak zorunda kaldık. Kızıma ve bize bunu yapanlardan hesap soracağıma dair söz verdim. Sözümü tutacağım. Dış mihraklara uşaklık edenlere sesleniyorum; Bu salondaki koltuklara, siz oturacaksınız ve vatana ihanetle yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değildir” diye haykırdı.

Takvimler 25 Eylül 2011’i gösterdiğinde Tuğçe babasız Üsküdar Evlendirme Dairesi’ne gidip, gözyaşları içerisinde nikâhını kıydırdı. Sade nikâh töreninde tek bir çelenk vardı; Kırmızı-beyaz karanfillerden, ortasında kocaman bir denizci çapası olan ve üzerinde, “Kızıma mutluluklar dilerim” yazan. Hasdal’dan, babası göndermişti.

Gelin Tuğçe, damat Yasin el ele tutuşup, Hasdal’ın yolunu tuttu. Tutuklu askerler, cezaevindeki kıt imkânlarla öyle bir karşılama töreni ve kutlama yaptı ki, kitaplara, Levent Kırca’nın “İçerdekiler” oyununa konu oldu.

Cezaevinde düğün için sadece 1 saatleri vardı. Tutuklu tüm subaylar gelin-damadı bir koridor oluşturarak karşıladı. Tuğçe’nin duvağı hâlâ kapalıydı, “Babacığım duvağımı açmayacak mısın?” diye sordu. Cem Aziz Çakmak, “Ne güzel olmuşsun kızım. Bir kuğu gibi” diyerek, duvağı açtı.

İçerde adeta bir düğün salonu kurmuşlardı. Tüm masalar birleştirilmiş ve üzerlerine cezaevi bahçesinden toplanan yapraklar serpiştirilmişti. Pasta bile vardı. Müzik işini Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu gitarıyla, Tümamiral Cem Gürdeniz de piyano başına oturarak halletti. Baba-kızın bir şarkı eşliğinde yanak yanağa dansı herkesi ağlattı.

Veda zamanı geldiğinde gelin-damat yine koridor oluşturularak, “Oğlan bizim, kız bizim” tezahüratlarıyla uğurlandı. Tuğçe de gelin çiçeğini herkesin özgürlüğü için fırlattı. Ama çiçeği yakalayan tutuklu Tuğamiral Fatih Ilgar, onu şu sözlerle Tuğçe’ye geri verdi:

“Sen bunu bizim özgürlüğümüz için attın. Bu çiçek burada durmasın. Sen bunu evde bizim için kurut. Biz senin evinde görelim bu çiçeği.”

Ağustos 2012 Şura’sında tutuklu 40 general ve amiral emekliye sevk edildi. Aralarında Cem Aziz Çakmak da vardı. Bundan sonra Silivri günleri başladı. Bu arada Balyoz kararları açıklandı ve Çakmak 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

50 yaşındaki Cem Aziz Çakmak Silivri’de akciğer kanseri oldu. Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi altına alındı. 1 Şubat 2014’te hastalığından dolayı infazı 6 ay ertelenince tahliye olabildi. Çakmak’ın tedavisi halen Ankara GATA’da sürüyor.

Tüm bunları niye mi hatırlattım?

Bugün o kaybolan yıllar, anlar aranacak da ondan.

Hasdal’daki esaret düğünü, özgür düğünle unutulmaya çalışılacak.

Evet bu akşam 3 yıllık evli Tuğçe-Yasin Kara çiftinin düğünü var. Bu sürecin tüm kahramanları, tüm dostları davetli. Kelimenin tam anlamıyla unutulmaz, klasikler arasında sayılacak film gibi bir düğün olacak.

Ev sahibi elbette Cem Amiral. Ancak davet sahibi çok çok özel.

Önce “Değerli Davetlim” hitabıyla başlayan davetiyede ne yazıyor, ona bakalım:

“Annem Tuğçe ve Babam Yasin’in nikâh töreni çok değerli dedem Tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ın Balyoz kumpası nedeniyle tutuklu olmasından ve dedemin nikâh töreninde bulunamamasından dolayı çok buruk geçmiş. Şimdi o karanlık günlerin tesellisi olarak 21 Ağustos 2014 günü temsili nikah, dedeme kavuşma ve benle sesle tanışma töreninde sizlerle beraber olmaktan kıvanç ve gurur duyacağım.”

Bu çok çarpıcı daveti yapan kim mi?

Gelin Tuğçe’nin henüz 6 aydır karnında olan müstakbel torun; daha doğmadan dedesinin ismini alan Cem Poyraz.

Baba-kız bu özgür düğünde, “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” şarkısı eşliğinde dans etse yeridir!..

Özgür ve mutlu yıllar dileğiyle…

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized