Erdoğan 28 Şubat Cumartesi günü Suudi Arabistan’a giderken, PKK-HDP için kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“Yani ne istendi de hükümet, 12 yıllık Başbakanlığım döneminde de verilmedi. Alt yapısından, üst yapısından… Bugün söyleniyor, kimlik… Ret politikalarını biz kaldırdık, asimilasyon politikalarını biz kaldırdık, inkâr politikalarını biz kaldırdık. Bunlar kimlik sürecidir. Bunları getiren biziz. Olağanüstü hal… Bunu halleden biziz. İnsanca yaşama erdemini getiren biziz. Televizyonlarda kendi dillerinde yayın yapma imkanının getiren biziz. Bunlar yoktu. İstedikleri gibi yayın yapma noktasında, yazılı, görsel. Bizim iktidarımızda oldu bunlar. Biz bunları yaptık. Bunlar saymakla bitmez.”
“Demokratikleşme, özgürleşme paketleri” adı altında PKK için yapılanlar gerçekten saymakla bitmez. Biz yine de saymaya çalışalım.
Şunların tamamı Başbakan Davutoğlu’nun 2 Mart Pazartesi günü Meclis’te parti grubunda yaptığı konuşma ile Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın 27 Aralık 2014’te Star Gazetesi’ndeki köşesinde yayınlanan “Türkiye çözüm sürecinde nereden nereye geldi” başlıklı yazıdan derlenmiştir.
İşte 10 yılda PKK’nın isteyip iktidarın verdikleri:
– Erdoğan’ın devlet adına “Kürtlerden özür” dilemesi
– Çocuklara istedikleri ismin verilmesi
– EMASYA protokolünün kaldırılması
– Cezaevlerinde Kürtçe konuşma hakkı
– Kürtçe savunma hakkı
– Seçimlerde Kürtçe siyasi propaganda hakkı
– Kürtçe özel radyo-televizyon kurma hakkı
– Devletin Kürtçe televizyon kanalı kurması
– Devletin Kürtçe enstitü ve bölüm açması
– Devletin Kürtçe eserler basması
– Kürtçe vaaz ve hutbe verilmesi
– Kürtçe kurslar açılması
– Kürtçenin seçmeli ders olarak eğitim sistemine girmesi
– Kürtçe özel okul açma hakkı
– Mera yasağının kaldırılması
– Terörle mücadeleden zarar görenlere 1 milyar 665 milyon lira destek
– Eş başkanlığa izin
– Devlet yardımı için gerekli oy oranının yüzde 7’den yüzde 3’e indirilmesi
– Köylere eski isimlerinin geri verilmesi
– Akil İnsanlar Heyeti oluşturulması
– Meclis’te Çözüm Süreci Komisyonu kurulması
– Müzakerelere yasal çerçeve kazandıran yasanın çıkarılması
– Başbakan başkanlığında Çözüm Süreci Kurulu’nun faaliyete geçirilmesi
– Bakanlar Kurulu’nun müzakereler için çerçeve yasa uygulama kararı alması
İktidarın resmi olarak saymadıklarını da kabaca biz ekleyelim:
– İmralı’nın yol geçen hanı olması
– Teröristbaşına arkadaş, televizyon
– Habur’dan törenle giren teröristlerin serbest bırakılması
– Terörle mücadele eden askerlerin “terörist” suçlamasıyla yargılanması – Devletin bilgisi dahilinde Kandil’e heyetler gitmesi
– Bölgede sözde mahkeme, vergi dairesi, askere alma şubesi, polis gücü kurulmasına göz yumulması
– Askeri operasyonların durdurulması
– Terör örgütü paçavralarının kullanılmasına, teröristbaşına “sayın” denmesine ve “Kürdistan” isimli derneklerin kurulmasına izin verilmesi
Vermenin Sonu Tecrübeyle Sabit
Daha 17/25 Aralık operasyonları olmadan, İktidarla dershane konusunda karşı karşıya geldiğinde Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi, Cemaate şunları sordu:
– 2004’ten önce kaç valiniz vardı, 2004’ten bu yana kaç valiniz oldu?
– 2004’ten önce kaç milletvekiliniz vardı, 2004’ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?
– 2004’ten önce kaç bakanınız vardı, 2004’ten sonra kaç bakanınız oldu?
– 2004’ten önce kaç üniversiteniz vardı, 2004’ten sonra kaç üniversiteniz oldu?
– 2004’ten önce ticaret hacminiz neydi, 2004’ten sonra ticaret hacminiz ne oldu?
Verdiler, verdiler, sonra da “Bunlar paralel devlet kurdu” diye dizlerini dövdüler.
PKK’ya verdikleri ortada. Görünen, daha da verecekler. Öyleyse yolun sonunu bir kez daha söylemeye gerek var mı?
Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
4 Mart 2015