Suriyeli dalgasından sonra Afgan dalgası üzerimize gelirken, AKP’li üç ismin “izahları” şaşkınlık yarattı.
Bu isimlerden ilki AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın danışmanlarından Prof. Dr. Yasin Aktay’dı. Aktay, önce “Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker.” dedi.
Dün katıldığı bir televizyon programında ise Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlarından daha iyi sağlık hizmeti almadığını savunup, “Allah kimseyi Suriye yapmasın bu memlekette” dileğinde bulundu!..
İkinci isim, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki de mültecileri kimsenin gönderemeyeceği iddiasında bulunurken, “Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüzbinlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle. İşçi bulamıyorlar, bu adamlar çalışıyor.” görüşünü savundu.
Bu konuda konuşan son isim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Sınırlarımızı, güvenliğimizi, birlik ve beraberliğimizi korumakla görevli Bakan Soylu, Afganların gelişini eleştirenlere şu “tarihi cevabı” yapıştırdı:
“Bu memleket zor bir dönemdeyken, bir tek silahı ve kurşunu yokken, İstiklâl Mücadelesi’nde Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kollarındaki bilezikleri sattılar ve Türkiye’ye gönderdiler. Oradan artan parayla da bilmeyenler bilsinler, İş Bankası kuruldu. Her şeyi unutursak, gelecek nesil de bizi unutur. Bizim bir misyonumuz var; biz dünyaya Anadolu medeniyetinin asaletini göstermekle yükümlüyüz. Başımıza türlü türlü sıkıntılar gelebilir, ama elimizi yoksula uzattığımız sürece hem Allah hem vicdanımız bizimledir.”
Biz De Afganistan’a Altın Gönderelim
Toptan cevap vereyim:
- Ekonomimiz çökmüş durumda. Suriyeliler gitti, giderken de 128 milyar dolarımızı götürdü de haberimiz mi olmadı?
- AB’den 6 milyar avro alacağız diye yıllardır Suriyelilere bakıyoruz. Madem ki, ekonomiyi onlar ayakta tutuyor, AB şimdi bize, “Yatın kalkın Suriyelilere dua edin; daha ne yardımı istiyorsunuz?” demez mi?
- En ağır, en zor işlerde çalışıyorlar, öyle mi? Ya, “Allah bu memlekette kimseyi Suriyeli yapmasın” sözü? “Ensarlık” edebiyatı böyle de çöpe atılır mı?
- Afganistan’dan kadınlar, çocuklar mı geliyor? Hayır, genç genç erkekler. Taliban onlardan ne istiyor? Sadece sakal bırakmalarını. Sakallarını bırakıp memleketlerinde kalsalar, yardıma ihtiyaçları varsa Devlet Başkanı Eşref Gani de bir IBAN numarası verse ve bizler de altınsa altın, paraysa para göndersek olmaz mı?
Avusturya Başbakanı’na Kim Had Bildirecek?
İlticacı dalgasında bir başka hezeyan; Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Afganistan’da başlayan göçün Avrupa’yı etkilemesinden endişe duyduğunu belirtirken, şöyle buyurdu:
“Bu hastalıklı ideolojiyi [Taliban fanatizmi] Avrupa’ya ithal etmek istemiyorum. Dahası; kesinlikle Afganistan’a sınır dışı etmeye devam edeceğiz. Afganistan sorununu 2015’te olduğu gibi insanları kitleler halinde Almanya ve Avusturya’ya alarak çözemeyiz. Sahadaki durumu iyileştirmeliyiz. İnsanlar kaçmak zorunda kalırsa, bence komşu ülkeler, Türkiye veya Afganistan’ın güvenli bölgeleri, insanların Almanya, Avusturya veya İsveç’e gelmesinden kesinlikle daha doğru yer .”
Kurz’a sadece Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, şu karşılığı verdi:
“Bu ifadeleri hayretle karşıladık. Her şeyden önce, Türkiye, Şansölye Kurz’un ifade ettiği gibi Afganistan’a komşu bir ülke değildir. Bütün dünyayı etkileyen ve herkesin ortak meselesi olan düzensiz göç sorununu çözmek için ortak çabayı ve işbirliğini vurgulamak yerine, ‘Göçmenler buraya gelmesin, başka yere gitsinç’ şeklindeki tutum hem bencilce hem de kimseye faydası olmayan bir yaklaşımdır. Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir. Bu tutumumuzu her vesileyle ve her düzeyde muhataplarımıza iletiyor, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz.”
Bilgiç’in, “Türkiye yeni bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve üstlenmeyecek.” açıklamasının, İçişleri Bakanı Soylu’nun ifadeleriyle çelişmesi bir yana; üç gün geçti, Avusturya Başbakanı’na had bildirecek, “Eyyy Kurz!” diyecek veya bu zatın “zihinsel noktada tedaviye ihtiyacı olduğunu” söyleyecek tek bir yönetici çıkmadı.
Acaba neden? Sedat Peker’in anlattıkları sayesinde foyası faş olan Sezgin Baran Korkmaz ellerinde diye olmasın?!
PKK Hamisiyle Omuz Omuza Mı?
Üç gün önce ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie Kabil’deydi. Düzenlediği basın toplantısında, “Taliban güçlerine karşı savaşan orduya hava desteği vermeye devam edeceklerini” bildirdi.
Hani Erdoğan, “Türkiye’nin Taliban inancıyla ters bir yanı olmadığını” söylemişti ya; “Ankara, askerimizin Afganistan’da kalması için çırpınıyor. Bu durumda ne olacak?” diye sormakla yetinip bir başka ayrıntının altını çizelim.
O basın toplantısında McKenzie’nin arkasında ABD, İngiliz ve Afgan bayraklarının yanısıra Türk Bayrağı da vardı. Bir anlamda “Omuz omuzayız” mesajı verdi.
Peki bu mesajı veren McKenzie’nin başında olduğu ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ne işler çeviriyor?
Unutmuş olamayız, değil mi? Suriye’de PKK/YPG terör örgütünü eğitip donattı, onlara “Akdeniz’e inme” sözü verdi. McKenzie’nin kendisi de fırsat buldukça örgütün başı sözde general Mazlum Kobani’yle kol kola giriyor.
Şayet askerimiz Afganistan’da görev üstlenirse bu adamla mı omuz omuza olacak, hatta onun “emrinde” mi görev yapacak yani?!
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Danışmanı Prof. Yasin Aktay’ın açıklamalarından bir başka bölümle bitirelim.
“Türkiye Suriyeli mültecilerle yaşamak zorunda. Bu bir kader biraz da… Bundan kaçamadığımız gibi, bu bir imtihan.” dedi.
“Kader”, öyle mi?
Öyleyse; bu “kader”i kimlerin çizip uyguladığını ve dahi Türk Milleti’nin bir kez daha neyin “imtihan”ından geçirildiğini gayet iyi biliyoruz!..
Buna karşılık da “Rabbim yar ve yardımcımız olsun.” diyoruz.
Müyesser YILDIZ
29 Temmuz 2021