İsmi lâzım değil, iktidar medyasının yazarlarından birisi geçen hafta, “Laikler beyinsiz adamlar. Beyin özürlü olmasa laik olmaz zaten.” dedi.
Bu iddiasını ise şu dikkat çekici örnekle açıkladı:
“İslâmi semiyolojik düzen olmasaydı, Fener Rum Patrikhanesi İstanbul’un İslâmi kimliğini dümdüz edecekti, bunu anlamıyor insanlar. Salak millet. Laiklerin kafası basmıyor. Beyinsiz adamlar. Beyin özürlü, beyin özrü olmasa laik olmaz zaten. Beyin sorunu var ortada.”
Sonrasında tepkiler üzerine şöyle özür diledi:
“Türkiye’deki laiklik uygulamasının milletin burnundan getirdiğini, başörtüsü örneğinde olduğu gibi zulme dönüştüğünü söyledim, zorba laiklik anlayışını eleştirdim. Kimseyi aşağılayacak biri değilim. Canlı yayında söylediğim sözler maksadını aşmış. Özür dilerim.”
Sözkonusu yazarın Fener Rum Patrikhanesi örneğini ele almadan evvel bir hatırlatma yapalım.
Erdoğan da 1995’te İstanbul Belediye Başkanı iken şuna dikkat çekmişti:
“İstanbul’da Patrik Bartolomeos, ekümenik (cihan patriği) adı altında siyasete soyundu. Bu laik devletçe nasıl değerlendirilecek?.. Patrik dünya siyasetinde.”
Demek ki; Fener Rum Patrikhanesi “laikler” ve “laik devlet” yüzünden güçlenmiş!. İslâmi semiyolojik düzen [göstergeler, imgeler ve semboller üzerinden yapılan analizler] olmasa, İslâmi kimliği dümdüz edecekmiş!
Bu İktidar Laik mi?
Biliyorsunuz; bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi ve bir Türk vatandaşı olan Patrik Bartholomeos’un Lozan’ı nasıl çiğnediğini her fırsatta, öyle imge veya sembollere gerek olmadan somut olaylarla anlatmaya çalışıyorum. Sadece son iki yılda yaşananlardan bazılarına bakalım.
2020’de dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo İstanbul’a geldi. Patrik Bartholomeos’la görüştü ve Ankara’yı muhatap almadan döndü. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy dışında Ankara’nın gıkı çıkmadı. ABD cenahı ise Pompeo’nun ziyaretiyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Bu ekümenik patriktir. Ortodoks Kilisesi’nin başıdır. Bu 300 milyon inanan demek; bir diğer 100 milyonu da Rus Kilisesi’ni takip ediyor. Ancak kritik bir küresel rolü var. Rolü, inananların sayısının on binleri bulduğu Türkiye ile hiçbir şekilde sınırlı değil. Ekümenik Partik, dini özgürlüklere ilişkin görüşleri kritik olan küresel bir figürdür. Bu yüzden Bakan, onunla görüşmeyi seçti.”
Başka?
– Fener Rum Patriği Bartholomeos da Ayasofya’nın camiye çevrilmesine tepki gösterdi.
– AKP’nin “FETÖ projesi” dediği “dinlerarası diyalog” toplantısı için Vatikan’a gidip Papa’yla görüştü.
– Erdoğan randevu bekleyedursun, Bartholomeos Beyaz Saray’da “resmi davetli” olarak ağırlandı. Tüm görüşmelerinde “ekümenik” olduğu vurgulandı ve İstanbul için “Konstantinopol” denildi.
– ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Erdoğan’a güven mektubunu sunduktan üç gün sonra söylendiği gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu değil, ilk olarak Patrik Bartholomeos’u ziyaret etti. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu da bu ziyareti, “Büyükelçi Flake ve eşi Cheryl Flake, Ekümenik Patrik I. Bartholomeos ile bir araya gelerek Aya Yorgi Kilisesi’ni ziyaret ettiler. Büyükelçi, ABD’nin Türkiye’de ve dünyada din özgürlüğü ve Doğu Ortodoks topluluğuna desteğini yineledi.” ifadeleriyle duyurdu.
– Patrik Bartholomeos, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a bir “protesto” mektubu gönderdi. Yetmedi; Sümela Manastırı için, “Pontus Rumlarının en kutsal ibadethanesi” dedi ve bu manastırın Patrikhane’ye bağlı olduğunu bildirdi.
– Bartholomeos’un, tüm Yunan yetkililer ile Türkiye’deki yabancı büyükelçiler tarafından “Ekümenik, Konstantinopol Patriği” sıfatıyla kabul edilmesi vakay-ı adiyeden hale geldi. Keza yabancı devlet başkanları ve başbakanlar tarafından telefonla arandı, birçok ülkeye “resmi ziyarette” bulundu.
– Mora isyanının elebaşlarından olduğu için Padişah 2. Mahmut tarafından Patrikhane’nin girişinde idam edilen Patrik V. Gregorius’u “şehit” sayıp ölüm yıldönümünde törenle andı.
– Yabancıları geçtik; İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’yi bile “ekümenik” sıfatıyla “kabul etti”!
– Lozan’a göre sadece İstanbul’daki Rumların dini meseleleriyle ilgilenmesi gerekirken, bırakın çok sayıda il ve ilçemizde sözde metropolitlikler açmasını, yurtdışında birçok kiliseyi kendisine bağladı.
– Geçtiğimiz ay ortasında gerçekleştirdiği Atina ziyaretinde, ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi tarafından, “Konstantinopolis, Yeni Roma’nın Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik Hazretleri” unvanıyla takdim edildi.
– Son olarak 28 Haziran’da Avusturya Meclis Başkanı Wolfgang Sobotka’yı kabul etti. Aynı gün ABD Büyükelçisi Jeff Flake’in, ABD’nin Bağımsızlık Günü münasebetiyle verdiği resepsiyona katıldı. 30 Haziran’da bir grup Avrupa Parlamentosu üyesini ağırladı. 1 Temmuz’da da Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Péter Szijjártó’yu kabul etti. Görüşmede, 2014 yılında “Konstantinopol Ekümenik Patriği” ve Macaristan Başbakanı Victor Orban tarafından imzalanan işbirliği anlaşması ele alındı. 2018’de de yine Patrik ile dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko arasında bir anlaşma imzalanmıştı.
Ve dahası; bizzat AKP kurucusu, eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Hüseyin Çelik 11 gün önce, “Cumhurbaşkanlığı’ndan şu anda yazılan yazılarda Sayın Bartholomeos’a ‘Ekümenik Patrik’ sıfatıyla yazı yazılıyor. Biz devlet olarak zaten bunu ekümenik olarak kabul ediyoruz.” dedi ve bunu yalanlayan tek bir yetkili çıkmadı.
Anlaşılan; laikleri “beyinsizlikle” suçlayan o yazar bu olan bitenleri duymadı, görmedi veya bunların CE-HA-PE iktidarında yaşandığını zannediyor!
Tabii ki öyle değil; bilmemesi ve görmemesine imkân, olanak yok. Zannımca, Fener Rum Patrikhanesi örneğiyle baltayı fena halde taşa vurduğunu anladı da o yüzden laiklerden değil, aslında iktidardan özür dilemek zorunda kaldı!
Demek Güçleri İmamoğlu’na Yetiyor
Şuraya geleceğim;
Patrikhane ile ilgili hemen her yazımda burasının Fatih Kaymakamlığı’na, yani İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu vurguladım ve “ABD’ye karşı mangalda kül bırakmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uyuyor mu?” diye sordum.
Ne oldu, duydunuz mu?
Erdoğan, 3 Haziran’da valiliklere; “ülkemizde akredite büyükelçi, maslahatgüzar, başkonsolos ve uluslararası kuruluş temsilcileri başta olmak üzere yabancı temsilcilik mensuplarının bakan ve valiler dahil diğer tüm kamu kurum ve kuruluş yetkililerinden telefon görüşmesi de dahil olmak üzere randevu taleplerinin re’sen karşılanmaması, taleplerin Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü üzerinden yapılması ve Dışişleri Bakanlığı’nın görüşünün alınması” talimatını verdi.
Bu talimatı ise ilk olarak İstanbul Valiliği uygulamaya koydu ve gereği için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na gönderdi.
Böylece Devlet’in gücünün İmamoğlu’na yettiğini, ama Fener Rum Patriği Bartholomeos’a yetmediğini gördük!..
Müyesser YILDIZ
6 Temmuz 2022