İçeriğe geç

Erdoğan’ı “Rahatsız Etmeyen” Savcıları Eder mi?

Türk vatandaşları olan Fener Rum Patriği Bartholomeos ve onun ABD’deki temsilcisi Başpiskopos Elpidophoros Lambriniadis’in Lozan’ı nasıl çiğnediklerine ilişkin belki yüzlerce yazı yazdık.

Ancak ne iktidar ne de muhalefet partileri oralı oldu. Nihayetinde iki vatandaşımız, her iki isim hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulundu.

Bu suç duyurularının içeriğine geçmeden önce yeni bir gelişmeyi aktaralım. Malûm, New York’ta BM Genel Kurulu toplantısı var. Erdoğan başkanlığındaki Türk heyeti gibi, Yunanistan ve Rum kesimi yetkilileri de tam kadro orada. Başta medyamız, herkes sabırsızlıkla Erdoğan’ın Biden’ın yanı sıra aramızda yeniden “dostluk rüzgârları” estirilen Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le yapacağı görüşmeyi bekliyor.

Bu zirveye ABD’deki Rum Ortodoks Kilisesi de tam kadro katılıyor. İşte Kilise’nin bir Türk vatandaşı olan Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis’in, Rum-Yunan cephesi ile muhabbetini ortaya koyan son örnek:

Dün Yunanistan Dışişleri Bakanı Gerapetritis onuruna resepsiyon verdi. Yarın Rum kesimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’a resmi ziyarette bulunacak. Cuma günü de Kıbrıs-Amerikan Federasyonu’nun yemeğine katılacak. 

2019 ve 2022’deki BM Genel Kurul toplantıları sırasında Erdoğan,  Lambriniadis’le bir araya gelmişti. Bakalım bu yıl da görüşecekler mi?

“Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma” Suçlaması

Bartholomeos ve  Lambriniadis hakkındaki suç duyurularına gelelim.

İlk olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Kurmay Başkanı, müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın kurucusu olduğu Mavi Vatan Denizcilik Ve Global Stratejiler Derneği birkaç gün önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Söz konusu suç duyurusunda her iki ismin Lozan’ı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı nasıl çiğnediği somut örneklerle, madde madde anlatılıp, “kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi” ile “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçlarından haklarında soruşturma başlatılarak ifadelerinin alınması ve iddianame hazırlanarak dava açılması istendi.

İlginçtir; iktidarı destekleyen Yeni Şafak Gazetesi de bu gelişmeyi, “Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Türkiye aleyhtarlığında sicili kabarık: Hukuksuz faaliyetlerine suç duyurusu” başlığıyla haberleştirdi.

İkinci suç duyurusu ise Ankara’dan yapıldı. Dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunan Av. Tülay Bekar da Bartholomeos ile Lambriniadis’in, Lozan’a aykırı ve Türkiye karşıtı faaliyetlerini sıralayıp haklarında soruşturma yapılarak, “Türk Milleti’ni, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçlarından” dava açılmasını talep etti.

Gerek Mavi Vatan Denizcilik Ve Global Stratejiler Derneği’nin gerekse Av. Tülay Bekar’ın suç duyurusunda, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2005 tarihli, “Lozan Anlaşması tutanakları ile yargı kararlarında Fatih Kaymakamlığına bağlı dini bir kuruluş olarak kabul edilen Fener Rum Patrikhanesinin ‘ekümeniklik’ iddiası hukuki gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” şeklindeki kararı ile Fatih Kaymakamlığı’nın geçen yıl yaptığı benzer yöndeki açıklama da hatırlatıldı.

Erdoğan ve İbrahim Kalın’ın Görüşü Ne?

Suç duyuruları önemli. Ancak acaba sonucu ne olur? Bunu sormamızın sebebi ise Erdoğan ve iktidarının tavrı.

Düşünün; Lozan’a aykırı olduğu ayan beyan ortadayken, Saray’ın Bartholomeos’la yazışmalarında “Ekümenik Patrik” unvanını kullandığı öne sürüldü.

İddianın sahibi AKP’li eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ti. Çelik, geçen yıl bir televizyon programında, “Cumhurbaşkanlığı’ndan şu anda yazılan yazılarda Sayın Bartholomeos’a ‘Ekümenik Patrik’ sıfatıyla yazı yazılıyor, bunu biliyor musunuz? Biz devlet olarak zaten bunu ekümenik olarak kabul ediyoruz.” dedi de kimseden ses çıkmadı.

Sonrasında Bartholomeos hakkında yazılan bir kitapta bunun doğru olduğu, 26 Kasım 2020 tarihli davetiye mektubunda kendisine “Sayın Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Rum Ortodoksları Patriği” diye hitap edildiği, o davette masada bulunan isim kartlığında da “Ekümenik Patrik” ifadesinin yer aldığı ortaya çıktı. Bartholomeos’un olayla ilgili anlattıkları şunlardı:

“Ankara bu unvanı kullanmaya mecbur değildir ama kullanılmasına da engel olmamalı. Belki bunun etkisi altında İbrahim Kalın gibi okumuş insanlar sayesinde bu olgunlaştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki; ‘Bu ekümeniklik meselesi Hıristiyanları ilgilendiren bir konudur.’ Artık bunu söyledikten sonra gözüktü ki, Ankara’nın reaksiyonu bitiyor. Belki bu Venedik Komisyonu’nun tesiri belki daha aydın fikirler sayesinde neticede ‘ekümenik’ diye hitap eden bir davet mektubu geldi bana geçen yıl. Dolmabahçe’de İbrahim Kalın’ın dini liderlere verdiği bir yemekte benim önümde ‘Ekümenik Patrik Bartholomeos’ diye bir not yer almıştı, ilk o oldu. Sonra elimdeki bu mektup geldi. Birkaç hafta Ankara’daydım. İbrahim Kalın ile konuştuk. Teşekkür ettim bu konu için. O da ‘Geç bile kalındı. Daha erken olmalıydı.‘ dedi.”

Bartholomeos’un “Ekümenik” unvanıyla yurtdışına yaptığı “resmi” ziyaretlerde artık oradaki Yunanistan Büyükelçilerinin yanı sıra Türk Büyükelçiler tarafından da karşılandığını veya ağırlandığını kaydedip biraz geriye gidelim.

Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, “İstanbul’da Patrik Bartholomeos, ekümenik (cihan patriği) adı altında siyasete soyundu. Bu laik devletçe nasıl değerlendilecek?” demişken; Mayıs 2010’da Başbakan olarak gittiği Atina’da Yunanlı mevkidaşı Yorgo Papandreu’nun, Bartholomeos için “ekümenik” unvanını kullanmasından rahatsızlık duyup duymadığı sorulunca şu karşılığı verdi:

“Hayır. Ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor.”

Haliyle, bize de şimdi, “Erdoğan’ı rahatsız etmeyen, savcıları rahatsız eder mi?” diye sormak düşüyor!..

Erdoğan’ın dün Amerikan PBS kanalına yaptığı açıklamayla bitirelim. Rum-Yunan lobisinin en güçlü ismi ABD’li Senatör Bob Menendez’in, “Türkiye Yunanistan’a karşı savaşçılığını sona erdirmeli” şeklindeki ifadelerini şöyle cevaplandırdı:

“Menendez Türkiye’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı tanımıyor. Bizim Yunanistan ile onlarca yıla dayanan dostluğumuz var, biz düşman kamplar halinde olmadık… Yunanistan’la dostluğumuz onların sandığı gibi değil.”

Çok ilginç!.. Yunanistan, Patrikhane başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik Megali İdeası’nda milim değişiklik yapmadığı halde bu “dostluğun” sebeb-i hikmeti ne ola ki?!

Müyesser YILDIZ
19 Ekim 2023

Kategori:Uncategorized