
Milletçe yaşanan hukuksuzlukları, adaletsizlikleri konuşuyor, yaşıyor ve her gün yeni bir karar karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa düşüyoruz.
İşte son bir haftada olanlar; ağır hasta Ayşe Barım’ın tahliye edildikten sonra itirazla hastane odasında yeniden tutuklanması… Gazeteciler Furkan Karabay ve Fatih Altaylı’nın tutukluluğunun devam ettirilmesi… Açılıma karşı çıkan emekli Albay Orkun Özeller’in tutuklanması, tutuklanmakla kalmayıp -kimseye haber verilmeden- Ordu Cezaevi’nden Silivri’ye götürülmesi.
Tabii tüm bu hukuksuzluklar bugünün meselesi değil, temelleri yıllar önce atıldı. Şimdi de malzemeden çalma gibi, en temel haklar bile yok sayılıp o temellerin üstüne kaçak binalar çıkılıyor.
Hukuksuzluğun kitabının yazıldığı davalardan birisi, meşhur 28 Şubat’tı.
28 Şubat’ın üzerinden 15 yıl geçtikten ve -ne tesadüf- Refah-Yol Hükümetinin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın vefatından hemen sonra açılan davada, dönemin Genelkurmay Karargâhı, hükümete darbe yapma suçlamasıyla ömürlerinin son demlerinde hâkim karşısına çıkarıldı.
Sorun yargılanmaları değil nasıl, neyle ve kimler tarafından yargılandıklarıydı. İhbarcının, soruşturma ve kovuşturmayı yürütenlerin, bilirkişi raporları hazırlayanların tamamının “FETÖ”cü, “delil” denilenlerin büyük bölümünün de sahte olduğu ortaya çıktı, ama AKP davayı yılmaz bir şekilde sahiplenmeye devam etti. Muhalefet ise, “cıs” misali, hep uzak durdu.
103 ismin yargılandığı, tamı tamına 13 yıldır devam eden davada ne oldu, ne oluyor; önce bunu hatırlatalım.
6 yıllık yargılamanın sonucunda Nisan 2018’de; dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir, Çetin Doğan ile davanın tek sivil sanığı olan eski YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz dahil 21 isim müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Zaman aşımı nedeniyle 12 sanığın dosyasının düşürülmesine, diğerlerinin de beraatına karar verildi.
İstinaf’ın aynen onayladığı bu kararlar Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından Haziran 2021’de bozuldu.
Yargıtay, müebbet hapis cezasına çarptırılan 21 sanıktan (bu arada İsmail Hakkı Karadayı, Vural Avar ve Çetin Dizdar hayatını kaybetti) 14’ü hakkındaki kararı onarken, diğer sanıklardan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Hayri Bülent Alpkaya, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel, eski YÖK Üyesi Erdoğan Öznal ile Kemal Gürüz’ün darbeden değil, darbeye yardımdan yargılanması gerektiği sonucuna vardı.
Aynı şekilde 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle dosyalarının düşürülmesine ve beraatlarına karar verilen Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık, İzzettin İyigün, Kamuran Orhon, Köksal Karabay, Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Şevket Turan, Yücel Özsır, Metin Yaşar Yükselen, Refik Zeytinci ile İbrahim Selman Yazıcı’nın da darbeye yardımdan cezalandırılmasını istedi.
Yargıtay’ın bu bozma kararı üzerine Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 16 sanığın yeniden yargılanmasına 22 Kasım 2021’de başlandı.
Ancak bu arada da; 24 Ağustos 2022’de emekli Tümgeneral Şevket Turan, 8 Ekim 2022’de emekli Korgeneral İzzettin İyigün, 13 Kasım 2023’te ise emekli Korgeneral Kamuran Orhon hayatını kaybetti.
Davada, bugüne kadar 12 celse görüldü. 5 Mayıs’taki son celsede esas hakkındaki mütalaasını veren Savcı, Yargıtay ilâmına uyulmasını yani sanıkların “darbeye yardım”dan cezalandırılmasını istedi.
Bugün yapılacak 13’üncü celsede de sanıklar ve avukatlarının bu mütalaaya karşı savunmaları alınacak.
Sağlık Sorunlarına Rağmen “FETÖ”cü Savcının İtirazıyla
Savcının esas hakkındaki mütalaasına ve Mahkeme kararındaki önemli bir garabete dikkat çekmeden önce 28 Şubat döneminde Genelkurmay Lojistik Başkanı olan emekli Korgeneral Kamuran Orhon’u anlatalım.
28 Şubat davasında uzun süre tutuklu kalan, ama sonuçta beraatına karar verilen isimlerden emekli Albay Alican Türk, onun hakkındaki kaleme aldığı bir yazıda şunları anlattı:
“Kamuran Paşa, dalgalar halinde süren gözaltıların 5’inci dalgasında, 28 Mayıs 2012’de gözaltına alındı… Sorgu sonunda bütün diğer komutanlar tutuklanırken Teoman Koman ve Kamuran Orhon Paşalar ‘ağır sağlık sorunları’ nedeniyle önce serbest bırakıldı, ancak soruşturmayı başlatıp yürüten FETÖ’cü savcı Mustafa BİLGİLİ serbest bırakılmalarına itiraz edince, haklarında tekrar tutuklama kararı çıktı. Evlerine dönüşte tutuklama kararını öğrenen iki komutan 3 Haziran 2012’de tekrar kendiliklerinden savcılığa giderek teslim oldular ve Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevine kondular. Sincan’da Teoman Koman ve Kenan Deniz Paşalar ile aynı koğuşta kalan Kamuran Paşa böbrek hastasıydı, sık sık diyalize girmesi gerekiyordu. Hastaneye sevk edildiğinde ikide bir damar yolu açmaya gerek kalmasın diye bileğine bir intraket (damar kanülü) takılmıştı. Buna rağmen o haliyle 15 ay cezaevinde tutuldu. Aynı koğuştaki Teoman Koman Paşanın durumu ise çok daha kötüydü; doğru dürüst yürüyemiyordu bile… Nitekim üst kattaki yatağına çıkamadığı için ona koğuşun alt katında yatak hazırlanmıştı. Durum böyleyken her iki komutan da ‘kaçma şüphesi ile’ tutukluydu, iyi mi?”
5 Eylül 2013’te tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Kamuran Orhon’u Sincan Cezaevi’ndeyken ziyaret edenlerden birisi, halen kendisi de cezaevinde olan hemşehrisi dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’di. Bu ziyaret üzerine Soyer aracılığıyla Seferihisarlılara bir mektup gönderen Kamuran Orhon, “50 yıl ülkeme sağlığım pahasına dürüstçe, kanun ve nizamlara uyarak hizmet ettim. Ama bunun karşılığında hiçbir ilgim ve bilgim olmadığı bir konu için cezaevine gönderildim ve 11 aydır buradayım. Sizin ve bütün Seferihisarlıların büyük bir haksızlığa uğradığımı bilmelerini isterim. Büyük bir sabırla bu haksızlığın giderilmesini bekliyorum.” dedi.
Orhon’un tahliyesinden sonra Tunç Soyer de şu açıklamayı yaptı:
“Uzun zamandır içimize oturmuş derin bir yaramız vardı. Ne mutlu ki, bugün özgürlüğüne kavuştu. Umarım bir daha böyle olaylar yaşamak zorunda bırakılmayız.” dedi.
Ölüler Savunma Yapabilir mi?
Yukarıda sanıklardan Şevket Turan ile İzzettin İyigün’ün 2022’de, Kamuran Orhon’un da 13 Kasım 2023’te hayatını kaybettiğini belirtmiştik.
Şimdi garabete gelelim. Savcı, geçtiğimiz 5 Mayıs’ta verdiği esas hakkındaki mütalaasında dedi ki;
“Her ne kadar sanıklar Şevket Turan ve İzzettin İyigün haklarında atılı suçlarla ilgili olarak cezalandırılması amacı ile kamu davası açılıp mahkememizde yargılamalarına devam olunduğu görülmüş ise de, dosyada bulunan nüfus kayıt örnekleri içeriğine göre sanık İzzettin İyigün’ün 08.10.2022 tarihinde, sanık Şevket Turan’ın ise 24.08.2022 tarihinde ölmüş oldukları görülmekle sanıklar hakkında açılan davanın ölüm sebebi ile ayrı ayrı düşürülmelerine…”
Ya 1.5 yıl önce hayatını kaybeden Kamuran Orhon?..
Kayıtlara hiç bakmamış olmalı ki, Yargıtay ilâmına uygun olarak onun “darbeye yardım”dan cezalandırılmasını istedi!..
Mahkeme de oybirliğiyle, “gereği düşünüldü” diyerek, “sanıklar ve avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını sunmak üzere” bugünkü celseye kadar süre verdi.
Ailesi İzin Verseydi
O mütalaadan sonra avukatı Aykanat Kaçmaz, sırf yargının durumunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermek için bugünkü celsede diğer müvekkilleri Metin Yaşar Yükselen ve Hayri Bülent Alpkaya’nın yanı sıra merhum Kamuran Orhon’un da savunmasını yapacak, savunması bittikten sonra da vefat etmiş birisinin savunmasını yaptığını vurgulayacaktı.
Ancak merhum Orhon’un ailesi bunu istemedi. O yüzden Av. Kaçmaz, bugün sadece müvekkilinin vefat ettiğini belirtip hakkındaki davanın düşürülmesini talep edecek.
Emekli Albay Alican Türk’ün Kamuran Orhon hakkındaki yazısından bir başka bölümle bitirelim.
Cezaevindeki bir sohbetlerinde, gerek kendisine gerekse Teoman Koman’a yaşatılanlara isyan eden merhum Orhon, “Bunlarda vicdan, Allah korkusu falan yok. Bizi burada öldürecekler.” deyip ilgililere hakkını asla helâl etmeyeceğini söylemiş.
Yargıtay’ın bozma kararından sonra ise yakınlarına, “Ben bu davanın sonunu göremem, ancak siz benim ve arkadaşlarımın uğradığı haksızlıkların peşini bırakmayın.” vasiyetinde bulunmuş.
Gerçekten de davanın sonunu göremedi. Görse, büyük ihtimalle 85 yaşından sonra yeniden cezaevine girecekti.
Öyle dipsiz bir kuyudayız ki!..
Müyesser YILDIZ
6 Ekim 2025