Ahmet Necdet Sezer’in, Abdullah Gül’ün yemin törenini izledim, Erdoğan’ınki gibisini görmedim.
Ankara’da kuş uçurtulmadı. Havada, karada… Allah’tan denizimiz yok…
Çankaya yokuşuna çıkan Atatürk Bulvarı’nda alınan tedbirler… Yemin öncesi polisler yayaların adeta yola bakmasına bile izin vermedi.
Meclis derseniz anlatılır gibi değil. Sanki Türkiye’nin tüm polisleri oraya yığılmıştı.
OHAL’vari tüm bu tedbirler “Milletin adamı” içindi.
MHP VE CHP’NİN TAVRI
Muhalefet kulisinde beklemeyi tercih ettim.
MHP Lideri Bahçeli, ekibiyle birlikte 15-20 dakika önce geldi, kuliste “Türk devlet geleneğine ve felsefesine uygun” bir şekilde yemin saatini bekledi.
Ne yalan söyleyeyim; Bahçeli’nin dünkü, “Erdoğan, artık rutine bağlanmış anayasa suçunu bir kez daha işlemiştir. Dahası Cumhurbaşkanı makamının tarafsızlığını darbelemiş, TBMM’de yarın yapacağı yemini peşinen bozmuş ve anlamsızlaştırmıştır. Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın 103. Maddesi’ne göre namus ve şeref üzerine edeceği tarihi yeminin inandırıcılığı ve bağlayıcılığı erkenden buharlaşmış ve budanmıştır” sözlerinden sonra MHP yemin törenine katılmaz diye düşünüyordum. Bir kez daha yanıldım.
CHP’nin Genel Kurul’da yemin töreninden önceki nihayetsiz “şov”unu anlatmaya gerek yok. Bir parti iktidara, Erdoğan’a ancak bu kadar prim kazandırır, dahası ancak bu kadar kendi ayağına kurşun sıkabilir!..
Grup Başkanvekili Engin Altay’ın Anayasa ve İçtüzüğü fırlatmasından sonra geldikleri gibi çıktılar. Yemin törenini kuliste, televizyondan izlediler.
AKP’lilere de bol bol yeni malzeme yarattılar. Önce İstanbul Milletvekili Halide İncekara, sonra Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ, “Anayasa’yı değil, kendilerini fırlatsalar faydası yok” diye dalga geçti. Demirbağ, “Ahmet Necdet Sezer’den öğrenmişler” demeyi de ihmal etmedi.
ŞEREF KAPISI’NIN İÇİ VE DIŞINDA NELER YAŞANDI
“Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan” ve milletin adını bir türlü söyleyemeyen “Milletin adamı”, “Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda nasumu ve şerefi üzerine” and içtikten sonra yaklaşık yarım saat Genel Kurul Salonu’nun arka kısmındaki Meclis Başkanlığı odasında oturdu. Bakanlar ve o odaya girmeyi başaran milletvekillerinin tebriklerini kabul etti.
Şeref kapısının dışı daha da hummalıydı. İçeriye giremeyen milletvekilleriyle çok sayıda medya yöneticisi çekilen kırmızı şeritlerin ardında heyecanla Erdoğan’ın çıkmasını bekledi. Bir saniyeliğine de olsa “ağayla” tokalaşmak için. En sonda yer kapanlar arasında, “Ağanın eli tutulmaz. Bakanlık benim de hakkım” diyen Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu vardı.
Odada Erdoğan’la görüşüp, çıkan ilk isim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç oldu. Yüzünde şaşkınlık vardı. Ne olduysa eşini kaybetmiş görevlilere, “Eşimi gördünüz mü, onu bulmam lâzım”demiş.
Şeref Kapısı’ndan çıkan ikinci isim daha da ilginçti. Ağrı Belediye Başkanı, eski BDP’li Sırrı Sakık. Milletvekilleri, AKP’li belediye başkanları bile dışarıda beklerken, Sakık nasıl olmuş da içeri girebilmişti? Öğrendim. Önce içeri almamışlar, sonra içerden birileriyle telefonla görüşmüş ve girmeyi başarmış. Erdoğan’ın yanında 15 dakika kadar kalmış.
Erdoğan Şeref Kapısı’nın önünde görüldüğünde protokol, kırmızı şerit falan kalmadı. Milletvekilleri şerit altlarından kırmızı halıya geçti, Erdoğan’a göründü…
SARE DAVUTOĞLU ODATV’YE KONUŞTU
Kenardan sessiz sedasız, gölge gibi bir hanımın geçtiğini gördüm. Yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’ydu.
Meclis Şeref Kapısı değil, genelde muhalefet milletvekillerinin giriş yaptığı 2 nolu kapıya giden yola koyuldu.
Töreni izlemeye gelen, muhtemelen milletvekili eşleri etrafını sardı. Geçen dönem AKP’den milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olan Edibe Sözen’le de sıcak bir muhabbete koyuldu.
Çıkış kapısının olduğu bölüme gelince, dışarıdaki tören ve trafiği gördü. Çıkmadı, pencereden Erdoğan’ın ve diğer zevatın gidişini izledi.
Yanında birkaç koruma ve oğlu Mehmet vardı. Sare Davutoğlu’nu pencerenin önünde beklerken oradan geçen AKP’li kadın milletvekilleri, yeni first lady’e hem tebriklerini sundu, hem hatıra fotoğrafı çektirdi.
Güler yüzlü ve mahçup bir hanım. İzlenimim, işi zor.
Kendimi tanıttım, kadın koruma polislerinin engelleme çabaları arasında, “Çalışmaya devam edecek misiniz?” diye sordum.
Sorumu cevaplamadan önce gülerek, şunu söyledi:
“Odatv’de benim hakkımda bir yazı çıktı. Acayip isimli bir ablam varmış. Benim böyle bir ablam yok. Haberiniz olsun.”
O yazıdan haberim olmadığını söyledim, “Siz yazmamış olabilirsiniz, ama böyle bir yazı çıktı” deyince, Odatv’yi benden daha iyi takip ettiğini anladım. Hemen yanında Barış Pehlivan’ı arayıp, durumu aktardım.
Peki, Sare Davutoğlu, Başbakan eşi olduktan sonra doktorluk yapmaya devam edecek mi? Şimdilik medyayla konuşmak istemediği belirtilse de cevap verdi, “Bakacağız, bilmiyorum” dedi.
“YOLUN AÇIK OLSUN” DİYEN PARK İŞÇİLERİ
Meclis’ten çıktım. Meğer asıl hengame dışarıdaymış. Meclis’in önü, Atatürk Bulvarı boydan boya ellerinde Türk Bayrakları olan insanlarla doluydu.
AKP seçim arabalarını, Sincan Teşkilâtı’nın “Yolun açık olsun” pankartını gördüm, anladım.
Meclis’in dibine, Bulvara hem de polis korumaları altında başka kimler yaklaşabilir veya yaklaştırılırdı ki?!..
Cinnah’ın tepesine vardığımda, zorlukla yürüyen yaşlı bir amcayla göz göze geldim. “Bu millet ne yapıyor? Ne olacak bu milletin hali?” diye sordu. Cevabımı bile beklemeden devam etti:
“Bunların tamamı belediye parklarındaki işçiler. Oğlum da orada çalışıyor, ondan biliyorum. Sabahtan toplayıp, getirmişler. Mecbur geliyorlar…”
Demek Erdoğan’a bayrak sallayıp, karanfil atan ve “Yolun açık olsun” diyenler, park işçileriymiş.
Erdoğan’ın yolu açık!.. Ya kendilerinin ve milletin yolu ve bahtı nicedir?!.
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html