Cenaze evinde herkes kendi ölüsüne ağlar misali, Mısır’dan“dersler” çıkarıyoruz. AKP karşıtları, Erdoğan için “Türkiye’nin Mursi’si” derken, “Yetmez, ama evet”çi AK liberaller, Mursi’nin hatalarının yanına Erdoğan’ın hatalarını koymayı ihmal etmiyor.
Cemaat başka havada. Mursi’nin dini kullanarak, ne kadar yanlış yaptığı belirtilip, Erdoğan’a örtülü mesaj yollanıyor. Mursi’nin başına gelenleri özetledikten sonra Erdoğan’a açıktan, “Bak, iyi ki Balyoz’u, Ergenekon’u yapmışız. Vatanını, milletini, devletini seven emniyet ve yargı mensupları iktidarın yanında saf tutmasa kurda kuşa yem olurdun mazallah. Gel, demokrasiyi 10 yıldır ayakta tutan kadrolarla yola devam et” çağrısı yapanlar da var.
Kimse şunu sormuyor; Hani bu iktidar bizi 10 yılda Brüksel’e götürüp, Avrupa standartlarına kavuşturmuştu? Bu Mısır mukayeseleri de ne? Demek, az gittik uz gittik masalları dinlerken, bir arpa boyu yol gidememişiz!..
Mısır’da ordunun yönetime el koymasıyla birlikte ülkeler saflarını belirledi. ABD, AB, NATO, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün darbeyi destekliyor.
Kaderin cilvesine bakın ki, Suriye de bu cephede.
Mursi yandaşı bir tek Türkiye var. Bir de yine adeta kaderin cilvesi, yıllardır “radikal İslamcıları desteklemekle” suçlanan İran.
Emperyalizmin, deşifre olan BOP’a yumuşatıcı kattığını, kendi elini ateşe sokmadan maşa kullandığını, ülke insanlarını birbirine kırdırarak, projelerini yürüttüğünü, bunun için bölgede ve her ülkede farklı denklemler kurmaya başladığını görmezsek, “devrim mi, darbe mi” diye apışıp kalırız.
-İngiltere Nerede?-
Siizler de Mısır olayında İngiltere’nin nerede durduğunu merak etmişsinizdir. Şaşırtıcı gelecek, ama İngiltere, “demokratik bir sistemde sorunların çözülmesi için askeri müdahale yolunun kullanılmasını desteklemediğini” açıkladı. Dışişleri Bakanı William Hague, “Durumun tehlikeli olduğu açıktır. Tüm tarafları şiddetten kaçınmaya ve itidalli olmaya çağırıyoruz” dedi.
Arap Baharı başlayıp, Mısır devrimi gerçekleştiğinde bir İngiliz Gazetesi şöyle bir senaryodan söz etmişti:
“Türkiye’deki generallerin düşüşü, Türkiye’nin bölgede yeni bir imparatorluk rolünün başlangıcı demektir. Ancak bundan kasıt, eski imparatorluklar değil, bilindik imparatorluklardan farklı yeni ve çeşitliliğe sahip bir küresel siyasi yapıdır. Bu Mısır’ın önemli roller üstlendiği bir Arap-Türk oluşumu olacak. Bu oluşum, son derece kritik bölgenin gelecekteki eksenini belirleyecek.”
İşte şimdi günlerdir kurulan Türkiye-Mısır denkleminin esasını konuşabiliriz…
-Emperyalizm destekli planlarla Türkiye’de “generaller düşerken”, yine emperyalizm destekli planlarla Mısır’da “generallerin yükselişinin” hikmet-i sebebi nedir?
-Suriye tecrübesinden sonra ve İran’la ilgili hesaplar ete-kemiğe bürünürken, “Sünni-Şii” bloğu yeniden mi tanzim ediliyor?
-Bu yeni tanzimde merkezi Mısır olmak üzere “Arap-Türk” ittifakı mı öngörülüyor?
-Olası bu ittifak için yeni bir lider mi aranıyor?
-Kral Abdullah’ın Anıtkabir Gözyaşları ve Erdoğan’ın konumu-
Yıllardır Erdoğan’ın “Sünni” âlemin lideri olduğu/olacağı konuşuluyordu. Gezi eylemleri sebebiyle ABD-AB’yle arasının açılması bir yana, Mısır’da da bariz şekilde ters düştüler.
Ne olacak şimdi? Acaba yakın zamanda yaşanan şu iki detay Erdoğan’ın “yeni” konumu hakkında bizlere bir fikir verir mi?
ABD’nin daimi müttefiki Ürdün’ün, Mısır Ordusu’nun yanında konuşlandığına dikkat çektim. Hatırlarsınız, Ürdün Kralı Hüseyin bir süre önce Türkiye’ye geldi, Anıtkabir’de “gözyaşı” döktü. Gittikten 2 hafta sonra da ABD The Atlantic Dergisi’ne verdiği röportajda, şunları söyledi:
“Bölgede yeni ve radikal bir ittifak doğuyor. Mısır ve Türkiye’de gelişen bir Müslüman Kardeşler hilalini görüyorum.”
Kral Abdullah, “Batılı muhataplarının bazılarının Ortadoğu bölgesinde demokrasinin ancak Müslüman Kardeşlerle sağlanabileceğini” söylediğini açıklarken, buna tepkisini, “Müslüman Kardeşler, Ortadoğu’da toplumun gerici bir vizyonunu ve Batı karşıtı politikalarını empoze etmek istiyor. Müslüman Kardeşlerin tüm bölgede iktidara gelmelerini önlemek benim için en büyük mücadele konusu” sözleriyle dile getirdi.
Kral’ın, “Bazı Batılı muhataplar” dediği kim veya kimlerdi? Acaba Erdoğan mıydı? Nitekim Kral, –sonradan yalanlasa da- o röportajında, “Erdoğan konusunda temkinliyim” mesajı verip, Erdoğan’ın, “demokrasi bir tramvaydır” sözüne vurgu yapıyordu. Kral’ın, Erdoğan ve Mursi’yi kıyaslayan şu sözü ise çok anlamlı ve önemliydi:
“6 veya 7 yılı alan Türk modeli yerine, Mursi bir gecede bir Erdoğan olmak istedi…”
Erdoğan ve ABD’nin“yeni ortak düşmanı” Suriye… Ama Esad da Mısır ordusunun yanında. Öyleyse Esad’ın iki hafta önce Ürdün El Ahbar Gazetesi’ne verdiği şu demeci de hatırlayalım:
“Erdoğan duygusal bir insan. Bana, çocuklarıma ve aileme karşı özel bir sevgi besliyordu. Ancak, Erdoğan Müslüman Kardeşlerin tarafını tutuyordu. Onun için, İhvan’ın çıkarları dostluğumuzdan daha önemli oldu. Erdoğan’a göre, İhvan’ın çıkarı Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerden de önemli.”
Mısır ve Türkiye’de yaşananlar, “devrim mi, darbe mi”; yoksa adını henüz bilmediğimiz başka bir şey mi, karar sizin!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
5 Temmuz 2013