İçeriğe geç

Erdoğan’ın Kurduğu Vakfın Diyanet Projesi Ne?!

Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ydı. Erdoğan, Anıtkabir ve TBMM’deki törenlere katılmayıp Sakarya Akyazı’da, “Recep Tayyip Erdoğan Spor Kompleksi”nin açılışını yapmayı tercih etti. Tabii yine bol bol muhalefeti suçladı.

Erdoğan’ın ajandasındaki suçlamalar neydi; sırasıyla gidelim.

Etnik ve mezhebi farklılıkları istismara yönelik beyan ve tutumları eleştirirken, katılımcılara “milli ahid” dediği şu sloganları tekrarlattı:

Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Kimse milletimizin birliğine, bayrağımızın sembolü olduğu istiklalimize, vatanımızın bütünlüğüne, devletimizin tekliğine göz dikemez. İnşallah 14 Mayıs’ta milletimizle birlikte, bu hakikati 7’li masaya da yedi düvele de bir kez daha ispatlayacağız.”

Yeni Ortak da “Tek Millet-Tek Bayrak” Diyor mu?

Erdoğan mecbur kalmadıkça “tek millet”in adını söylemese dahi, biliyoruz ki, bu ad Türk Milleti’dir.

Peki Cumhur İttifakı’na dahil ettiği yeni ortakları HÜDA-PAR şunları buyurmuyor mu?

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir… Devleti oluşturan halkların dilleri resmi olarak tanınmalıdır.”

Yani “tek millet” ahdinden vazgeçilmesini istiyor.

HÜDA-PAR’ın, Erdoğan’ın bir diğer ahdi “tek bayrak” konusundaki görüşüne de bakalım.

Öncelikle; yeni yapılacak anayasada değiştirilemez nitelikte hiçbir madde olmamasını savunuyor.

Demek ki; sadece “Türkiye Devleti’nin bir Cumhuriyet, Başkentinin Ankara olmasına, resmi dile, Atatürk milliyetçiliğine ve laikliğe” değil, beyaz ay yıldızlı bayrağa” da karşı.

Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, “Bu bayrak hepimizin bayrağı olsun istiyoruz, bizim bayrakla problemimiz yok. Ama bu bayrağın ismi ‘Türk bayrağı’ dediğinizde Kürt diyecek ki, ‘Benim bayrağım nerede?’… Neden ‘Türkiye bayrağı’ değil de ‘Türk bayrağı’ deniyor?” sözleri bu gerçeği değiştirir mi?

Teröristbaşının Çıkarılması

Erdoğan dün başka ne söyledi? Şunu:

Ne diyorlar? Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan Selo’yu çıkaracakmış. Ne diyor? Teröristbaşı Öcalan’ı çıkaracakmış. Bu ülke, terör devleti değildir. Türkiye asla bu terör örgütlerinin oyuncağı değildir. Peki, bay bay Kemal bunları söylerken bayan Meral ne söylüyor? Aykırı bir ifadesi var mı?.. Bu 7’li masa iyice dağıttı. Şimdi, bu 7’li masayı benim Sakaryalı kardeşlerim Akyazılı kardeşlerim inanıyorum 14 Mayıs’ta da siz dağıtacaksınız.”

Kendilerinin “açılım-saçılım” sürecinde önce “pişmanlık yasaları”, ardından AİHM kararları ve ABD’lilerin hazırladığı kimi “çözüm planları” üzerinden teröristbaşını kurtarma faaliyetlerini bir yana bırakalım; yine, yeni ortak HÜDA-PAR’ın programındaki bir maddeyi hatırlatalım.

İnsanlık onurunu ayaklar altına alan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulaması özel infaz rejimiyle birlikte ortadan kaldırılmalıdır.” deniyor.

Bunun varacağı yer de teröristbaşını çıkarılması değil midir?

Diyaneti Kaldırma “Hayâsızlığı”

Hep birlikte gördük, izledik; Erdoğan, Bayram’ın birinci günü Sultanahmet Camii’ne kürsü kurdurup, “Diyanet’i kaldıracaklarmış” diyerek katılımcılara muhalefeti yuhalattı.

Bunun üzerine o törende hemen yanında olan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun partisi HÜDA-PAR’ın da “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerkleştirilmesini”, bir diğer ifadeyle kaldırılmasını istediğine dikkat çektik.

Ancak Erdoğan dün Sakarya’da bu konuyu bir kez daha gündeme getirip muhalefete şöyle yüklendi:

Bunlar ne diyor utanmadan, sıkılmadan? Gelince Diyanet İşleri Başkanlığımızı kaldıracaklarmış. Benim milletim size ‘Yürü’ demez. Siz, Diyanet İşleri Başkanlığını nasıl kaldıracaksınız? Siz ne hayasızsınız?”

Öyleyse, Erdoğan’ın en yakınındakilerin bu konuda neler düşündüğünü hatırlatmaya devam edelim.

Örneğin SADAT’ın kurucusu, TSK’daki dönüşümlerin mimarı, meşhur eski Başdanışmanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu” gibi bir projesi var. Tanrıverdi’nin bu proje kapsamında hazırladığı anayasa modelinde, “konfederal cumhuriyet” için “Yüksek Din İşleri Şûrası”, milli devlet için de “Din İşleri Şûrası” kurulması öngörüldü. Bu şuraların görevleri ise şöyle belirlendi:

Meclislere sunulan yasa teklif ve tasarılarını, meclis genel kurullarından geçen yasaları, cumhuriyet ve devlet başkanlarının kararlarını, İslâm hukukunun kaynaklarına uygunluğunu değerlendirirler, değerlendirmelerini cumhuriyet ve devlet başkanlıkları ile meclis başkanlıklarına bildirirler.”

Ve Kendi Vakfının Diyanet Projesi

Adnan Tanrıverdi’nin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi anlamına gelen bu önerisini de geçelim.

Mâlum; Erdoğan başta olmak üzere AKP kadrolarının çok büyük bölümü Milli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB) ve onun devamı Birlik Vakfı’nda yetişti. Ki, vakfın birinci kurucusu Erdoğan. Ardından eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman geliyor. Erdoğan ve AKP’lilerin “İsmail abisi” Kahraman, Birlik Vakfı’nın başkanlığını da yaptı.

AKP’nin sözkonusu vakıfla ne denli iç içe olduğunu göstermesi açısından, Erdoğan’ın 2015’teki kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmadan bazı bölümler aktaralım.

MTTB’den bu yana birlikteliklerini “kutlu yol” olarak nitelendirip şunları anlattı:

O günlerden bugünlere geldik. Bu dava hor kalmasın, öksüz kalmasın, bu dava büyüklüğüne yaraşır şekilde sürsün diye bursla, eğitimle, irfanla desteklenerek yetiştirilen yeni nesilleri de memnuniyetle görüyorum, takip ediyorum… Birlik Vakfımızın bünyesinde gerçekleştirilen programlarda gördüğüm gençlik hiç şüphesiz Necip Fazıl üstadımızın özlemini çektiği, Mehmet Akif’in Asım’ın nesli dediği gençliktir… Ne mutlu bu şekilde nesilden nesile devredilen, o büyük dava için çalışanlara, o davaya hizmet edenlere.”

O vakitler İsmail Kahraman TBMM Başkanı’ydı ve Erdoğan şunu da vurguladı:

Yeni Anayasa başta olmak üzere, ülkemizin ihtiyaç duyduğu önemli kararların, kendisinin riyaseti altında hayata geçeceğine inanıyorum.”

Bu hatırlatmalardan sonra Birlik Vakfı’nın 2012’de, İsmail Kahraman başkanlığında hazırladığı, başkanlık sistemini öngören Anayasa teklifine bakalım.

Giriş bölümünde; “Günümüzde tartışılan; resmi dil, eğitim dili, diyanet, askeri yargı gibi konularda da kamuoyunun kabul edeceği orta yolu bulduğumuza inanıyoruz.” denildikten sonra “Din işlerinin yürütümünde özerklik esastır” ara başlığı altında şunlar kaydedildi:

Ülkemizin önemli tartışma konularından biri de farklı inanç gruplarının örgütlenme sorunudur. Din işlerinin yürütmeden ayrılmasının gereği olarak idare içinde yer alan ve ülkenin asli unsurunu ve çoğunluğunu oluşturan Müslümanlara hizmet vermekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerkliği öngörülmüş ve Diyanet İşleri Başkanı’nın seçimle belirlenmesi kabul edilmiştir. Diğer inanç gruplarına mensup vatandaşların da dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere teşkilatlanabilecekleri anayasa teminatı altına alınmıştır.”

Nihayetinde de 59’uncu madde olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili şu teklifte bulunuldu:

Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşların dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyet gösteren kamu tüzel kişiliğine sahip Diyanet İşleri Başkanlığı özerktir. Diyanet İşleri Başkanı, kırk yaşından gün almış, en az dört yıllık din eğitimi veren yükseköğretim veya dengi bir eğitim kurumundan mezun olanlar arasından beş yıllığına seçilir. Diyanet İşleri Başkanı, görevde bulunan il ve ilçe müftüleri, ilahiyat fakültelerinden birer temsilci ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde en az on beş yıldan beri görev yapmakta olan din görevlileri tarafından seçilir. Seçilme usul ve esasları kanunla düzenlenir. Diğer inanç gruplarına mensup vatandaşlar da dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere teşkilatlanabilirler. Bu husustaki usul ve esaslar da kanunla düzenlenir.”

Demek ki neymiş; sadece HDP veya HÜDA-PAR değil, bizatihi Erdoğan ve dava arkadaşlarının vakfı da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısının değiştirilmesini istiyormuş.

Erdoğan’ın, HÜDA-PAR’ın programından bihaber olduğunu varsayalım. Peki kendi vakfının isteğini bilmemesi mümkün mü?

Ez cümle; bu konunun gündemin baş maddelerinden biri haline getirilmesinde, adeta kamuoyunu Diyanet İşleri Başkanlığı’na ilişkin kimi projelere hazırlama ve alıştırma niyeti var gibi.

Ne diyelim; herhalde, yaparsa yine AKP yapar”!..

Müyesser YILDIZ
24 Nisan 2023

Kategori:Uncategorized