Ergenekon kumpası soruşturma ve kovuşturmasında görev alan 12 hakim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanma, hürriyeti tahdit, resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla 2018 yılında açılan davaya devam edildi. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen davanın önceki celselerinde, örgüt üyeliğinden verilen cezasını geçen yıl tamamlayarak tahliye olan en önemli isimlerden eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in dinlenmesi kararı alındığı ve bunun için tebligat çıkarıldığı halde bugünkü celsede, Pekgüzel’in dinlenmesinden vazgeçildi.
Aynı davada 2021 yılında katılanlar ve avukatları, iki tutuksuz sanık hakkında tutuklama kararı alınmasını istemiş, savcı da bu sanıkların adli kontrol hükümlerini ihlal etmesi sebebiyle aynı yönde talepte bulunmuş, ancak Daire adli kontrolün devamına karar vermişti. Birkaç gün sonra sanıkların firar ettiği anlaşılmış ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden toplanan Daire, aslında tutuklama kararı verildiğini, ancak bunun tutanağa “sehven” geçirilmediğini belirterek iki isim hakkında yakalama ve tutuklamalarına ilişkin “değişik iş kararı” almıştı.
Bilirkişi “FETÖ”den İhraç Edilmiş
Davanın bugünkü 50’nci celsesine, örgüt üyeliğinden tutuklu olan kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Hasan Hüseyin Özese ve eski üye hakim Hüsnü Çalmuk Bolu Cezaevi’nden SEGBİS bağlantısıyla katılırken, kumpas mağdurlarından Dursun Çiçek, İbrahim Özcan, Bülent Sarıkahya, Murat Yücel, Av. Hüseyin Buzoğlu ile bazı katılanlar vekili Av. Erkin Etike duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma, sanık Hüsnü Çalmuk’un, Silivri’de kullandıkları bilgisayarları temizlettikten sonra teslim ettiği suçlamasına ilişkin olarak tanıklığına başvurulmasını talep ettiği bilirkişi Soner Dican’ın dinlenmesi ile başladı. Duruşmaya gelirken hiçbir bilgisinin olmadığını, hele de konunun Ergenekon olduğunu hiç tahmin etmediğini belirten Dican, dosyada kendisine ait raporlar varsa bunları gördükten sonra beyanda bulunmak istediğini bildirdi.
8. Ceza Dairesi Başkanı Hayri Kaynar, “DVD’nin numarasını söylesek…” dedi. Tanık Dican, “Hatırlayamam, 10 yıl geçti.” karşılığını verdi. Başkan Kaynar’ın, raporun kendisinde bir nüshasının olup olmadığını sorması üzerine de Dican, raporlarını teslim ettikten sonra arşivlemediğini kaydetti.
Katılanlardan Dursun Çiçek ise o dönem Genelkurmay’dan 3 milyondan fazla hard disk geldiğini hatırlatarak bunların incelemesinde görev alıp almadığını sordu. Dican, yine hatırlamadığını ve verdiği raporu görmek istediğini söyledi.
Tanık Dican, Av. Hüseyin Buzoğlu’nun soruları üzerine de elektronik mühendisliği okuduğunu, son olarak hukuk fakültesini bitirdiğini, 2011’e kadar İzmir’de, sonrasında İstanbul’da görev yaptığını, dijital materyalleri incelerken polisler tarafından yönlendirilmediğini, polislerle birlikte kurul halinde çalışıp çalışmadıklarını ise hatırlamadığını anlattı.
Av. Erkin Etike’nin soruları sırasında ise tanık Dican’ın o dönem ayrıca İstanbul Adliyesi Bilgi İşlem Müdür vekilliği görevinde bulunduğu, sonrasında ihraç edildiği ve FETÖ/PDY üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı.
Dican, duruşma savcısının, “Ergenekon dışında 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görev yaptınız mı? Heyetle hiç görüşmeniz oldu mu?” şeklindeki sorularına da, “Hatırlamıyorum. Hayır.” cevabını verdi.
Sanık Hüsnü Çalmuk ise, “Tanık benim savunma tanığımdı. Konudan bilgisi olmayan avukatlar konuyu farklı yere sürükledi. Mahkemede bilirkişi görevlendirme bana aitti. Soner Dican bilirkişi olarak görevlendirilenler arasında yoktu. O sadece gerekçeli kararın yazımı tamamlandıktan sonra Adliye’ye ait olan bilgisayarları alıp gitti. Silivri Cezaevi’ne ait olan bilgisayarlar kaldı.” açıklamasını yaptı; Mart 2014’te kendisini İstanbul Bilgi İşlem Müdürü olarak arayıp İstanbul Adliyesi’ne ait bilgisayarları almasını isteyip istemediğini sordu. Dican, “Evet, tarihini hatırlamıyorum, ama bilgisayarlar bize ait olduğu için almış olabilirim. Böyle bir konuşma olmuş olabilir.” dedi.
Sanık Hasan Hüseyin Özese de Ergenekon kararının bozulmasının ardından İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yeniden yargılama sırasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in, “Duruşma salonunda müvekkilimle görüşmem engellendi, savunma hakkı kısıtlandı.” şeklindeki şikayeti üzerine görüntülerin Soner Dican’a izlettirildiğini, onun da şikâyet konusu bazı celselere Başbuğ’un katılmadığı, Başbuğ’un katıldığı celselerde ise görüşmelerinin engellendiğine dair bir kayıt bulunamadığı yönünde rapor verdiğini belirterek, “Doğru mu?” diye sordu.
Tanık Dican, “Raporumu vermişsem doğrudur.” karşılığını verirken Başkan Hayri Kaynar şöyle müdahale etti:
“Daha önce ‘Hatırlamıyorum.’ demiştin. Şimdi Hasan Hüseyin Özese’nin ne okuduğunu nereden biliyorsun? Bu ayrıntıları daha sonra konuşalım.”
Pekgüzel Niye Yok?
Tanık Dican’ın ifadesi tamamlandıktan sonra Başkan Kaynar dosyaya gelen evrakları okudu ve taraflara yeniden söz verdi.
Av. Hüseyin Buzoğlu, tutuksuz sanık eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in duruşmada hazır edilmemesine işaretle, “Hazır olacağını bildirmiş, tutanak da tutulmuş.” hatırlatmasını yaptıktan sonra bazı sanıkların firar etmesi dikkate alınarak ve yüz yüzelik ilkesinin önemi itibarıyla Pekgüzel’in bir sonraki celsede duruşma salonunda hazır edilmesini istedi.
Diğer katılanlar da şunları söyledi:
Dursun Çiçek: “İşledikleri suç o kadar ağır ki, yaptıkları 15 Temmuz’un hazırlık hareketidir. Bu davalar olmasa 15 Temmuz olmazdı. Hüsnü Çalmuk, ‘Biz YAŞ’ta mıyız?’ demişti. YAŞ’a giren isimlerden üçü bizlerden, ikisi FETÖ’cü ise ve o üçünü sanık yaparsanız, diğer 2 FETÖ’cüden birinin önü açılır. O yüzden 2007-2016 döneminde sanık yapıldıkları için YAŞ’a sokulmayıp terfisi engellenenler ile önü açılıp terfi edenler Milli Savunma Bakanlığı’na sorulsun.”
İbrahim Özcan: “Sanıkların bazıları tutuksuz ve kaçma şüphesi var. İnsanların ölümüne, sağlıklarını kaybetmesine yol açtılar. Bu yapılanları göreve kötüye kullanma olarak değerlendirmek akla, hukuka ve vicdana ne kadar uyar? Hepsi hakkında tutuklama kararı çıkarılsın. Ben şimdiden söylüyorum, kaçacaklar.”
Murat Yücel: “Tanık Soner Dican duruşma salonunda dinlensin. 2007-2008’de incelenen tüm CD’lerin raporları, iddianame hazırlanmadan 4-5 ay önce servis edilerek Zihni Çakır’ın Kod Adı Darbe isimli kitabında yayımlandı. Samanyolu TV‘de belgesel haline getirildi, tartışma programlarında konuşuldu. Ayrıca Ali Fuat Yılmazer’in de dinlemesini istiyorum.”
Bu beyanların ardından Savcı, Soner Dican’ın hazırladığı raporlar kendisine iletildikten sonra yeniden dinlenmesi yönünde mütalaa verirken Mehmet Ali Pekgüzel’in gelecek celsede hazır edilmesini mahkemenin takdirine bıraktı.
Silivri Bilgisayarlarını Niye Silmiş?
Gelen evraklara ilişkin görüşleri ve talepleri sorulan sanıklardan Hüsnü Çalmuk, bir kez daha Soner Dican’a sadece İstanbul Adliyesi’ne ait bilgisayarları, içindeki hiçbir şeyi silmeden tutanakla teslim ettiğini vurguladı.
Silivri Cezaevi’ne ait bilgisayarları ise silip temizlediğini bildiren Çalmuk, bunun gerekçesini, “Sanıkların haysiyet, namus ve şerefini korumak için, bunlar ortaya çıkıp da rezil olmasınlar diye yaptım. Amacım devleti ve kişisel verileri korumaktı. Ama şimdi bundan suçlanıyorum, beraatimi talep ediyorum.” sözleriyle açıkladı.
Gül ve Erdoğan’ın Dinlenmesini İstedi
Mahkemenin eski Başkanı Köksal Şengün, CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile Prof. Adem Sözüer’in tanık olarak dinlenmesini ve Av. Zeynep Küçük’ün bir sanığa telefon verme görüntülerinin getirtilmesini isteyen Çalmuk, Başkan Kaynar’ın, “Toparlar mısın?” uyarısndan sonra da YAŞ kararlarıyla ilgili olarak şunları söyledi:
“5 generali var. Bir devlet o kadar aciz mi ki, kendi generallerinin iç dünyasını, nereye mensup olduğunu bilmeyecek de her şeyi Hüsnü Çalmuk’tan bekleyecek. Bu konuda Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin AYM Üyesi ve Başkanvekili Serruh Kaleli’nin tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum.”
Sanık Hasan Hüseyin Özese ise Dursun Çiçek’in iddialarını reddettiğini belirterek, “Tayin terfilerle hiçbir alâkâm yok, hiçbirisini tanımam. İddianame YAŞ’tan önce kabul edildi. Yakalama kararı da YAŞ’tan sonra çıkarıldı. Bu da araştırılsın.” dedi.
Başkan Hayri Kaynar beyanını uzatan Özese’ye de, “Sen bizi yoruyorsun. Senin vaktin var ama bizim yok. Taleplerinizi alalım.” uyarısında bulundu.
Verilen aranın ardından Başkan Hayri Kaynar firari sanıklarla ilgili yakalama kararlarının infazının beklenmesinin, tanık Soner Dican’ın ilgili raporlar kendisine iletildikten sonra gelecek celse dinlenmesinin kararlaştırıldığını; sanıklar hakkında tutuklama kararı çıkarılması talebinin “sanıklar hakkında usuli işlemler tamamlandığı”, 2007-2016 YAŞ kararlarının MSB’ye sorulması talebinin “davanın esasına katkısı olmayacağı”, tanık dinlenmesi taleplerinin de “dosyaya katkı sağlamayacağı” gerekçeleriyle reddedildiğini bildirdi.
Abdullah Gül, Erdoğan ve Serruh Kaleli’nin tanıklığı konusuna hiç değinilmeyen kararda, 2 Kasım’daki celsede duruşmada hazır edilmesi kararlaştırılan, sonrasında da SEGBİS’le dinlenmesi için tebligat çıkarılan, davanın en önemli isimlerinden eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel için ise şu açıklamaya yer verildi:
“Sanık Mehmet Ali Pekgüzel’in duruşmada hazır edilerek dinlenmesi talebinin katılan Hüseyin Buzoğlu’nun ve sanık Mehmet Ali Pekgüzel’in 23, 24, 25 ve bir kısım oturumlarda duruşmaya katıldıklarından ve katılan Hüseyin Buzoğlu soru sorma hakkını bu celselerde kullanmadığından talebinin reddine…”
Bunun üzerine Av. Buzoğlu, “Yani Mehmet Ali Pekgüzel’in dinlenmesinden vaz mı geçildi?” diye sordu. Başkan da, “Evet.” karşılığını verdi.
Duruşma 26 Eylül’e bırakıldı.
Müyesser YILDIZ
14 Haziran 2023