“Paralel devlet” operasyonunda gözaltına alınan polisler Emniyet’te çok mağdur olduklarından, manevi işkence gördüklerinden yakındı. CHP, MHP ve BBP’li milletvekilleri de polislerin “zulüm” gördüğünü, yapılanların “insan haklarına aykırı olduğunu” savundu.
Neydi bunlar?
Sahurda gözaltına alınmışlardı…
Kadir Gecesi’nde sahur yaptırılmamıştı…
Namazlarını nezarethanede gazete kağıdı üzerinde kılmışlardı… .
Cuma ve Bayram namazlarını kılmalarına izin verilmemişti…
Gözaltındayken aileleriyle görüşememişlerdi.
İşte bu şikâyetler bir generali, 28 Şubat davasından tutuklanan emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan’ı kelimenin tam anlamıyla çileden çıkardı.
Kılıçarslan 28 Şubat sürecinde Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı’ydı ve Engin Alan’la birlikte Güneydoğu’da, Irak’ın kuzeyinde operasyondaydı. Buna rağmen Nisan 2012’de tutuklandı, tam 17 ay Sincan Cezaevi’nde kaldı.
Kılıçarslan’ın komutanlığını yapan Engin Alan’ın eşi Nevin Alan Kılıçarslan’ın evi aranırken, ziyarette bulunmak istedi, ancak arama olduğu gerekçesiyle izin verilmedi. Bu haber hangi gazetede mi yayınlandı; Şimdi, “polislerin nezarethanede aileleriyle görüşmesi engelleniyor” diyen Zaman’da.
Kılıçarslan kendi ifadesiyle, “Çocukluğundan itibaren orucunu tutup, namazını kılan, Urfa’nın sıcaklarında veya askeri tatbikatlarda bile bunları aksatmayan bir asker”. Öyle ki, gözaltına alındığında çantasına seccadesini koymuş. Devamını kendisinden dinleyelim:
“Poliste ifademiz alınırken Cuma namazına gitmek istediğimi söyledim. İzin vermediler. Seccade istedim ‘yok’ dediler. Çantamdaki seccademi istedim, ‘O bölüm kapalı, getiremeyiz’ dediler. Ben de yere gazete serip, namazımı kıldım. Ertesi gün, ‘şimdi mi namaz kılıyorsun’ dercesine gazetelere sızdırıp, ‘Emniyette seccade istediler’ başlığı attırdılar. Bize bunu yapan ve yaptıranlar şimdi, ‘bizi göndermiyorlar’ diye bağırıyor, namaz şov yapıyorlar.”
Kılıçarslan Paşa Sincan Cezaevi’nde Bayram Namazı’na dair yaşadıklarını da şöyle anlattı:
“Tamam hürriyetimiz bağlandığı için Cuma namazını kılamayız, ama Bayram Namazıyla ilgili böyle bir kısıtlama yok. 2012 Ramazan’ında orucumu tuttum, 5 vakit namazımı kıldım. Cezaevi müdürüne Bayram Namazına gitmek istediğimi söyledim. Ne o, ne Savcı izin verdi. Dahası Savcı geldiğinde, ‘Ne zamandan beri namaz kılıyorsun, içeri girdiğinden beri mi?’ diye sordu. Aklınca tahkir ediyor. Dahası gardiyanlara, içerdekilerden kaçı namaz kılıyor diye sormuş. Kimdi bu? Onların Savcısı.”
Kendilerine yapılanların, polislere yapılmasına sevinmeyen, aksine kızan Kılıçarslan Paşa, isyan ve öfkesinin sebebini şu sözlerle dile getirdi:
“Polisler bu davranışlarıyla öbür tarafa bir mesaj veriyorlarsa başka. Ancak bu uygulamalara, her türlü hukuksuzluğa karşıyım. Kelepçelemeye de bu muamelelere de. Ama bunların kullanılmasına, mağduriyet edebiyatı yapılmasına da karşıyım. Biz mağdur edebiyatı yaptık mı veya bize yaptırdılar mı? Aksine aleyhimize her şeyi kullandılar. Bari şimdi ‘sizi mağdur ettik’ diye dönüp, bir özür dilesinler. Geçmişte MHP’den milletvekili aday adayı oldum. Bu hukuksuzluklar bana yapılırken, niye karşı çıkmadılar? Yıllarca içerde kalan Engin Alan için ne yaptılar? İçerdeki solcu, ülkücü, tüm yurtseverler için neden ses çıkarmadılar? O zamanlar neden ‘zulüm yapılıyor’ demediler?”
Kılıçarslan Paşa da tüm öfkesine rağmen, o polisler için “adalet” diledi.
Silivri, Mamak, Şirinyer, Eskişehir ve Malatya’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
1 Ağustos 2014
Kılıçarslan Paşa Sincan Cezaevi’ndeyken kaybettiği kayınvalidesinin cenaze törenine katılmıştı…
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/abdullah-pasanin-namaz-isyani-0108141200.html