İçeriğe geç

Savcı “escort” kadını nasıl kaçırdı

Kumpas davaların en büyüğü sözde İzmir Askeri Casusluk davası. Çünkü sadece TSK mensupları değil, toplam bin 500 bürokratın adı geçiyor. Davada tutuklu kalmadı ya, duruşmalara ilgi gösteren de yok. Oysa yeni yeni öyle kumpaslar daha ortaya çıkıyor ki, Mahkeme Heyeti bile şaşkınlık içinde.

Hafta boyunca İzmir’de görülen ve gelecek hafta da devam edecek duruşmada, sanıkların ev aramalarına katılan polisler ile hazirunlar tanık olarak dinleniyor.

SAVCI “ESCORT”U NASIL KAÇIRDI

Bilindiği gibi, bu davanın ana delili “örgüt lideri” olduğu öne sürülen işadamı Bilgin Özkaynak’ın Sapanca’daki çiftlik evinde “ele geçirilen” Pandora isimli bir hard disk. Bu hard diskin Veri-2 bölümünde tüm bürokratları ve bazı yüksek rütbeli subayları şantajla ağına düşüren, fişleyen, görüntülerini ele geçirenin Sultan Bilgiç isimli bir “escort” kadın olduğu yazıyor.

Ama davada Sultan Bilgiç diye biri yoktu ve yıllar geçtiği halde kimse de onu görmedi, kim olduğu anlaşılamadı.

Oysa dönemin Soruşturma Savcısı Zafer Kılınç, Sultan Bilgiç’i ifadeye çağırmıştı. Peki ne olmuştu da davaya dahil edilmemiş, ortadan kaybolmuştu?

Şu olmuştu; Savcı Kılınç ifadesini alırken Sultan Bilgiç’in okuma yazma bilmediğini anlamış ve muhtemelen kumpasın ortaya çıkmaması için hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verip, onu davadan gizlice çıkartmıştı.

Ama Bilgiç’in adı Pandora’da duruyordu, birileri silmeyi unutmuştu. Sanıklar dava klasörlerini incelerken, bunu tespit etti ve bir önceki duruşmada, “Okuma yazması olmayan, bilgisayar kullanmayı hiç bilmeyen Sultan Bilgiç bu fişlemeleri acaba nasıl yaptı? Gelip, mahkeme huzurunda anlatsın” deyince, Mahkeme heyeti Bilgiç’in tanık olarak ifadesinin alınmasını kararlaştırdı.

Bu haftaki duruşmaya gelen Sultan Bilgiç’in konuşması, hâl ve tavırları sadece sanıkları değil, heyeti bile şaşırttı. Başkanın ettirdiği yemini dahi anlamakta ve tekrarlamakta zorlanan, Başkana sık sık “abi” diye hitap eden Bilgiç’in gerçekten de okuma-yazma bilmediği, hayatında bilgisayar görmediği, evi olmayan ve birahanelerde garsonluk yapan bir kadın olduğu ortaya çıktı.

Sanık Avukatlarından Aykanat Kaçmaz’ın talebi üzerine Mahkeme heyeti, Sultan Kaçmaz’ın ifadesi dışında, üslubu ile hâl ve tavırlarını da tutanağa ayrıca geçirdi.

DAVANIN ADINI KOYAN O POLIS MÜDÜRÜ MİLLETVEKİLİ ADAYI

Duruşmada, “örgüt lideri” Bilgin Özkaynak’ın Sapanca’daki evinde İzmir’den gelen polislerle birlikte aramaya katılan Sakarya ve Sapanca polisleri de tanık olarak dinlendi.

Polis memurları Şükrü Taşdemir ve Sedat Ergin, İzmir’den gelen KOM ekibinin başında yer alan, kumpaslar ortaya çıktıktan sonra meslekten ihraç edilen eski Emniyet Müdürü Emin Göktaş’ın aramaya başlamadan önce Savcı talimatını gösterip, “Askeri casusluk davasıyla ilgili olarak İzmir’den geldik” dediğini anlattı.

Oysa Savcı talimatında da iddianamede de “Askeri casusluk” ifadesi yer almamıştı. Aramalar sırasında davanın adını koyan bu polis müdürünün şimdi SP-BBP ittifakının İzmir 3. sıra milletvekili adayı olduğunu belirtip, devam edelim.

Sapanca polisleri, resmi kıyafetli oldukları için evin içine sokulmadıklarını, çiftlik dışında bekletildiklerini, ancak aramaya bizzat katılmış gibi kendilerine tutanak imzalattırıldığını da açıkladı.

Daha önceki duruşmalarda tanıklık yapan İzmir polisleri, “Hep birlikte tüm odalara tek tek ve topluca girerek nizami arama yaptık” derken, Sapanca polisleri, herkesin odalara dağıldığını ve ayrı ayrı arama yaptığını söyledi.

ÖNCE: YOKTUM, SONRA: BANA PEK BENZEMİYOR

Sanıklardan Astsubay Saygın Özdemir’in ev aramasına katılan polislerin tanıklığında da ilginç sahneler yaşandı. Heyet, arama görüntülerini izletti.

Görüldü ki;

Özdemir’in ev aramasında kamera kaydını yapmakla görevli Başpolis Fehmi Apaydın nedense hep arkadaşlarının sırtlarını çekmiş… Taa ki, mutfakta ele geçtiği iddia edilen 1 hard disk ve gizli kamera olduğu söylenen saat bulunana kadar. Uzaktan gördüğü saate hemen “gizli kamera” teşhisini koyan polis Apaydın, bunları Saygın Özdemir’in eline tutuşturup, kameraya çekmek istiyor. Tuzağı fark eden Özdemir, onları eline almıyor ve “bana ait değil” diyerek, bunun tunanağa geçirilmesini istiyor. Tutanağa yazılmadığını görünce tekrar polislerin yanına gidip, ikaz ediyor, ama yine de tutanağa geçirilmiyor.

Görüntüler izlendikten sonra Mahkeme Başkanı, ısrarla Özdemir’in beyanlarının neden tutanağa geçirilmediğini sordu. Polislerin cevabı hep aynıydı; “Herhalde duymadık… Hatırlamıyorum… Sehven atlamışız…”.

Saygın Özdemir’in ev aramasına ilişkin başka sahneler de var.

Arama ekibin başındaki isim Emniyet Amiri Yusuf Usşen, polis memuru Tayfur Çelik ise aynı zamanda Usşen’in şoförü. Her iki isim mutfaktan hard disk ve saat çıkara kadar aramalara katılıyor, ardından evden ayrılıyor. Arama tutanağında ismi yazılı olmasına rağmen Usşen’in imzası yok, ama Tayfur Çelik imzalamış. Tutanağı ne zaman imzaladığını hatırlamayan Çelik, mutfaktaki aramada olmadığını da söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı görüntüleri izletti. Görüntüler net değildi, Çelik, mutfak aramasında bulunmadığında ısrar etti. Heyetin istediği üzerine görüntüler netleştirildi, bu defa Çelik, “Bana pek benzemiyor” dedi.

Kumpaslar ortaya çıktı… Tutuklu sanık kalmadı… Davaya ilgi azaldı… Ama inanın bu dava seçimden sonra önemli gelişmeleri tetikleyecek… O yüzden izlemeye devam edin…

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized