İçeriğe geç

Gündemde Kabine Revizyonu Mu Var?

Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kasım başında şöyle bir açıklama yaptı:

Demokrasilerde muhalefet iktidardan daha mühim bir mevkiidir. İktidar her rejimde, her sistemde bulunmak durumundadır, muhalefet ise yalnızca demokrasilerde mevcuttur. MHP Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olsa da işlevi, üstlendiği demokratik sorumluluğu muhalefettir; bunun yanı sıra TBMM’de denge ve denetleme göreviyle mesuldür.”

O sözler haliyle, “Cumhur İttifakı’nda çatlak” yorumlarına yol açtı. Bunun üzerine Bahçeli’den şu ikinci açıklama geldi:

Şunu herkes bilmelidir ki, hükümet değilsek de, hükümete bakan vermemiş olsak da, Cumhur İttifakı’nın sevabına da günahına da sonuna kadar ortağız; anca beraberiz, kanca beraber olacağız.

Görünen o ki, Bahçeli yeni yılda iktidar üzerindeki etkisini daha da artıracak.

Bunu nereden çıkardığımıza gelmeden önce kısaca şunları hatırlatalım:

10 Nisan 2020 gecesi bir kriz yaşandı. Neydi bu kriz?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gece yarısına 2 saat kala, 30 büyükşehirde ve Zonguldak’ta hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilân etti. Bu son dakika kararı büyük paniğe yol açtı; insanlar bakkal ve fırınlara hücum etti ve koronavirüsün patlayacağı endişesine neden oldu. AKP içinden dahi Soylu’ya tepki geldi. İşte bu olayın ardından Soylu, “sorumluluğu üstlenip” Twitter hesabından istifasını verdi.

Birkaç saatlik sessizliğin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, istifanın kabul edilmediğini bildirdi.

İddia o ki, geçen sürede bazı “arabulucular” devreye girmişti. Soylu’nun istifasına rıza göstermeyenlerden biri de Bahçeli’ydi. Bunu şu açıklamasıyla duyurdu:

Terörden ekonomiye, bölgesel sorunlardan küresel dayatmalara varıncaya kadar ülkemiz muazzam bir iradeyle duruş göstermektedir. Böylesi kırılgan bir dönemde İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun istifa niyeti, sürdürülen mücadele ruhunu sekteye uğratma riski taşımaktadır. Gelişmeler karşısında Sayın Bakanı’nın istifa kararının Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Elbette takdir ve tasarruf Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir. MHP mezkur istifanın kabul edilmemesinden ziyadesiyle memnundur. Sayın Süleyman Soylu azimli, inançlı, dirayetli ve mücadeleci kişiliğiyle Türkiye’nin en hassas döneminde üstlendiği bakanlık görevini başarıyla yerine getirmiştir. Bizim temennimiz bu görevine kararlılıkla devamından yanadır.”

Bahçeli’nin İkinci Sahiplenmesi

Sedat Peker’in, Soylu ile ilgili iddialarından sonra yaşananlar ise çok taze. AKP cenahı büyük bir sessizliğe bürünürken, Soylu’nun imdadına yetişen yine Bahçeli oldu. Bahçeli bu defa sadece Soylu’ya değil, Savunma Bakanı Hulusi Akar’a da şu sözlerle sahip çıktı:

İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Yine hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum. Konu, devlet-i ebed müddet irademizin korunmasıdır. Konu, devletimizin saygınlığı ve üzerinde titrediğimiz bekasıdır. Herkes yerini yurdunu bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video kayıtlarıyla rehin alınamaz, sosyal medya iftiralarıyla ele geçirilemez.”

Ancak Peker’in iddiaları da AKP’nin sessizliği de sürdü. Dahası Erdoğan’ın Soylu’yu Saray’daki toplantılara çağırmadığı, güvenlik brifinglerini Soylu yerine, MİT’ten ve başka devlet yöneticilerinden aldığı öne sürüldü. Bunlar yalanlanmayınca Soylu’nun görevden alınacağı konuşulmaya başlandı.

İşte tam bu dönemde Bahçeli bir çıkış daha yapıp şunları söyledi:

Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin, bizim bölücülerle iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odakların hayasız tezviratlarına aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri, terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp, iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz… Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz.”

Son 1 Ayda Üç Kez “Soylu” Dedi

Yılın son ayında ise Soylu, Bahçeli’nin gündeminde tam üç kez yer aldı.

İlkinin sebebi, TBMM’de İçişleri Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken yaşanan tartışmalardı. Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla, CHP ve HDP’yi eleştirip, “İçişleri Bakanımıza ‘çakal’ demek, soysuzluk ve terör seviciliğidir.” diye tepki gösterdi.

Bunun hemen ardından Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı” kişilerin işe alındığı iddiası ve Belediye’ye müfettiş göndermesi, ülke gündeminin bir numaralı konusu haline geldi. İmamoğlu’nun görevden alınıp yerine kayyum atanacağı konuşulmaya başlandı.

Söz konusu gelişmeler AKP’lilerin bile tepkisine yol açtı. Bizzat AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Büyükşehirde çalışan terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olduğu iddiasıyla bazı isimler tespit edilmiştir. Bu isimlerle ilgili bir tahkikat yapılacaktır. Belediye Başkanı’nın şahsıyla ilgili bir soruşturma değildir.” açıklamasını yaptığı halde MHP Lideri Bahçeli, suçlu olması durumunda İmamoğlu’nun görevden alınıp, yerine Belediye Meclisi’nce yeni başkan seçilmesi gerektiği mesajını vererek şunları söyledi:

İçişleri Bakanımız kararlı konuşmaktadır. Dağdaki terörün kökünü kazıma iradesinde olanların kamu kurumlarına ve belediyelere sızan terörle bağlantısı olanlara seyirci kalması düşünülemez. Terör örgütleriyle iltisaklı olanların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ne işi vardır? Bunlara göz yuman, bunların işe alınmasına onay veren suç işlemiş sayılmayacak mıdır? Bu kanunsuzluk, bu hıyanet hiçbir kalıba sığmayacak kadar ciddidir… İstanbul terör örgütlerine teslim edilemeyecektir.”

Bu sözlerinden sadece bir gün sonra, dün yayımladığı yeni yıl kutlama mesajında ise, “Cumhur İttifakı’nın muazzez varlığını”, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muhkem ve muteber vasfını”, “terörle mücadeledeki başarıları” övdükten sonra sözü yine Soylu ve Akar’a getirip şu değerlendirmeyi yaptı:

Son günlerde terörle mücadelede büyük başarılara imza atan, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan Sayın İçişleri Bakanımızla birlikte Sayın Milli Savunma Bakanımıza yönelik asılsız ve ahlaksız ithamlar dikkatlerimizden kaçmamıştır. Hükümetimize ve bu iki saygıdeğer bakanımıza yapılan her türlü saldırı bir yönüyle teröre hizmet, teröristlere destektir. Gündemdeki sıcaklığını muhafaza eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’yla ilgili vahim süreci, bir yanda Türk SSK’dan ihraç edilen FETÖ’cülerle ilişkilendirip, dönemin Genelkurmay Başkanı hakkında spekülasyona heveslenmek, diğer yanda da İçişleri Bakanı’nı hedef almak namuslu bir davranış sayılamayacaktır.”

Ardından bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik inceleme ve soruşturmayı sahiplenirken, bunu eleştirenlere cevap niteliğindeki şu ifadeleri kullandı:

Seçilmiş olmak demek kanun kaçaklarını, terörseverleri, terörist emelleri korumak ve taltif etmek anlamına gelmeyecektir. Devletin hükmü şahsiyeti, milletin varlığı ve güvenliği her türlü mülahazanın üstündedir. Sandıkla adaleti karşı karşıya getirmek menfur bir cinayettir… Konuyu millet iradesine dayandırmak, kime yarayıp yaramadığını tartışmaya açmak, lafı ortaya atıp isteyenin istediği payı almasını küstahça ifade etmek sakat bir mantık, savruk bir manevradır.”

Genelde iyi dilek ve temennilerin paylaşıldığı yeni yıl mesajında böylesi vurguların yer alması oldukça dikkat çekici.

Şimdi soralım:

Acaba Erdoğan’ın gündeminde geniş çaplı bir kabine revizyonu mu var ki, Bahçeli bir kez daha Soylu’nun ve Akar’ın arkasında durduğunu hatırlatma ihtiyacı duydu?

AKP’lilerin dahi tepki gösterdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonu böylesine sahiplenmesi, “Demek ki, Bahçeli’nin ağırlığı bizden fazla.” izlenimi yaratacağı için evvel emirde AKP’yi karıştıracak bir hamle değil midir?

Evet; anlaşılan o ki Bahçeli, “hükümet değilse de, hükümete bakan vermemiş olsa da” hem kabinedeki ağırlığını hem de iktidarın yol haritasındaki belirleyiciğinin altını çizmiş oldu!..

Müyesser YILDIZ
1 Ocak 2022

Kategori:Uncategorized