İçeriğe geç

Bu da mı İhanet Değil!..

İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi Lozan’a göre, bir Türk kurumu. Başındaki kişi de bir Türk vatandaşı. Ancak gerek Patrikhane gerekse Patrik dünya çapında “Ekümenik” kabul edilip 300 milyon Ortodoksun devlet başkanı muamelesi görüyor. Kendisi de “Ekümenik Patrik” ifadesinin yanı sıra “Konstantinopol-Yeni Roma Başpiskoposu” unvanını kullanıyor.

Yine Lozan Antlaşması’nda; Patrikhane sadece İstanbul ile Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum vatandaşlarımızın dini meseleleriyle yetkili kılındığı halde hem ülke içinde hem yurtdışında dallanmış, budaklanmış vaziyette.

O dal-budaklardan ikisi ABD’de. İlki, New York’taki Rum Ortodoks Kilisesi. Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis bir Türk vatandaşı olarak Patrikhane atamasıyla İstanbul’dan gitti.

İkincisi yine Patrikhane’nin temsilcisi Archon teşkilâtı. Yunanistan’ın “Megali İdea”sını gerçekleştirmeyi hedefleyen ve bir tür “Devlet veya hükümet” modeli olan bu teşkilâtın komutanı da Dr. Anthony J. Limberakis.

O Seminer Yapıldı

İşte 3 Eylül’de bu Archon’ların, New York Rum Ortodokos Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros’un himayelerinde, 10 Eylül’de bir seminer düzenleyeceğini duyurduk.

Seminerin konu başlığı; “Osmanlı’nın Son Döneminde 30 Yıllık Hıristiyan Soykırımı, 1894-1924” idi.

Yapılan açıklamaya göre; “1894-1924 yılları arasındaki Hristiyan soykırımı (Ermeni, Süryani ve Rum Ortodoks) ve özellikle Smyrna’nın [İzmir] Rum Ortodoks Hristiyan sakinlerine yönelik, Smyrna’nın yakılmasına ve 1923’te Rum ve Türk nüfusun mübadelesine yol açan zulüm…” ele alınacaktı.

Bizden sonra Milliyet’ten Melih Aşık bu seminere dikkat çekti.

Milli Gazete de “ABD’de Osmanlı ve Türkiye’yi lanetleyecek. Patrikhane Rahat durmuyor” başlıklarıyla manşetine taşıdı.

Ancak Ankara oralı bile olmadı.

Neticede o seminer Pazar günü yapıldı. Açılış konuşmasında Osmanlı’yı ve Atatürk’ü, “Ermenilere, Rum Ortodokslora ve Süryanilere soykırım yapmakla” suçlayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Elphidophoros, soykırımları anlatmanın kutsal bir görev olduğunu savunup bu semineri düzenleyen komiteye, “korkusuz dürüstlüğü” için teşekkür etti.

Seminerin moderatörü Louis Katsos, Türk milliyetçiliğinin önderlerinden, Atatürk’ün fikirlerimin babası” dediği Ziya Gökalp’in “soykırımın” fikri önderi olduğunu öne sürdü.

Konuşmacılardan Constantine Hatzidimitriou, “Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı sırasında Pontus katliamı yaptığını”, 9 Eylül 1922’de İzmir’de de “İyonya Soykırımının” gerçekleştirildiğini iddia edip Lozan için “iğrenç” ifadesini kullandı.

Evet, o seminerde özetle bunlar konuşulduğu halde sadece Aydınlık Gazetesi’nde yer buldu. Ankara, öncesinde olduğu gibi sonrasında da yine sessizliğe büründü.

Bu Neyin Madalyası?

Seminerin hemen öncesinde yaşanan diğer olayları aktaralım.

Fener Rum Patriği Bartholomeos 2 Eylül’de Yunanistan’a gitti. Uçağı askeri havaalanına indi. Burada askeri törenle ve başını komutan Dr. Anthony J. Limberakis’in çektiği Archon heyetinin yanı sıra Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou tarafından karşılandı.

Ertesi gün bir tören düzenlendi. Törende Bartholomeos, “Büyük Archon” olarak nitelendirdiği Dr. Limberakis’e “İsa’nın Büyük Kilisesi’ne yirmi beş yıllık hizmeti ile Ekümenik Patrikhane” ve “Konstantinopolis Ana Kilisesi’ne verdiği destek” sebebiyle madalya takarken, “Archon’ların sadece ABD’de değil, tüm dünyada gelecekteki istikrarın temelini attığını” vurguladı.

New York Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros da bu törendeydi. O da Limberakis’i, “Konstantinopolis Ana Kilisesi ve Amerika Başpiskoposluğu” için yaptıklarından dolayı övdü.

Hem Osmanlı hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “soykırımcı” iftirasının atılacağı seminer öncesinde ne ilginç ve büyük bir buluşma, değil mi?

İftiralar Panama’ya Ulaştı

Dahası var.

O seminerin “hamisi” Başpiskopos Elpidophoros 7 Eylül’de Panama’daydı. Devlet Başkanı ve Dışişleri Bakanı ile görüştükten sonra Santa Maria La Antigua Katolik Üniversitesi’nde düzenlenen forumda “Dini Özgürlük ve Ekümenik Patrikhane” hakkında açıklamalarda bulundu. Neler mi anlattı?

“Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi’nin bir hizmetkârı ve bu kurumda görev yapan bir lider olarak” şunları söyledi:

“Küçük Asya ve Orta Doğu’da yaşayan bir Hıristiyan olarak, azınlık haklarının nasıl haksız bir şekilde ortadan kaldırılabildiğine ilk elden tanık oldum. İçinde bulunduğumuz 2023 yılı Rum Ortodoks, Ermeni ve Süryani Hıristiyanlar için, 1923’te İzmir’in korkunç bir şekilde yakılmasıyla ve Lozan Antlaşması’nın ardından nüfusun zorla değiştirilmesiyle zirveye yükselen Küçük Asya felaketinin yüzüncü yıldönümüdür. Bütün bu talihsiz olaylar Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşandı.”

Ayrıca Archon’ların, “Ekümenik Patrikhane’nin özgürlüğünün titizlikle peşinde olduğunu” vurgulayıp şöyle konuştu:

“ABD’deki ve Aziz Andrew Tarikatı’ndaki çabalarımız sayesinde, mümkün olduğunca çok sayıda kitlesel medya akışını besliyoruz ve hükümetle ve hükümetler arası kurumlarla yakın teması sürdürüyoruz… Konstantinopolis Ana Kilisesi’nin dünyadaki en büyük Piskoposluğu olan Amerika Kutsal Başpiskoposluğu olarak, sayıca az ama tarih ve varlık bakımından muazzam olan Büyük Kilise’ye yardım etmeye kararlıyız. Her insan için özgürlük ve haysiyetin peygambere özgü sesi ve müjdecisi olarak O’nun uygun ve meşru/tanınan rolünü sürdürmek, günlük misyonumuz ve vizyonumuzdur. Tüm inanç topluluklarının liderlerinin haklı ve açık çağrısı olmadan, azınlıkları susturmak ve hatta onları atalarının topraklarından sürmek isteyenlerin sınırsızca hareket etmelerine izin vermiş oluruz.”

Yıllardır bu iki Türk vatandaşı Patrik Bartholomeos’un Lozan’ı çiğnemesine, Başpiskopos Elpidophoros’un Türkiye karşıtı tüm faaliyetlerine sessiz kalındığı için iş “soykırım” semineri düzenlenmesine vardırıldı.

Şimdi soralım; bu da mı ihanetten sayılmıyor?.. Beştepe, Balgat veya TBMM’de Türk Milleti’nin onuruna sahip çıkacak kimse yok mu?!

Müyesser YILDIZ
12 Eylül 202
3

Kategori:Uncategorized