Mısır’da yaşananlar, bizim “Orta Doğu rol modellerine” her açıdan ibret dersleriyle dolu. “Stratejik derinliğin” sığlığından tutun da demokrasi ve laiklik anlayışlarının çarpıklığına kadar!.. “Mısır’daki gösterileri televizyondan izlerken 1980’deki darbeyi hatırlıyorum” diyordu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Bugün değil, Mübarek devrildiğinde. Acaba şimdi televizyonlardaki görüntüler neyi hatırlatıyor? Öncü medyamız da Gül’den aşağı kalmıyor,…
İki gün önce Vatan Gazetesi’nde Kıvanç El imzalı önemli bir haberi yayınlandı. 4+4+4 eğitim sistemi kapsamında 60-66 aylıkken okula gönderilen minikler için illerden gelen bilgileri ve Anadolu Eğitim-Sen’in 2000 öğretmenle yaptığı anketin sonuçlarını içeriyordu. İşte o çarpıcı sonuçlar: -Birinci sınıfların yüzde 44’ü boylarına uygun olmayan sıralarda bir ders yılı oturmak…
Başbakan Erdoğan’ın gazetelerinden Star’ın NATO Genel Sekreteri Rasmussen’e bu sıfatı uygun bulmuş. Öfkenin sebebi, Rasmussen’in Türk Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Diriöz’ün yerine bir Alman’ı seçmesi. Türkiye, görev süresi dolmak üzere olan Diriöz’ün yerine Afganistan büyükelçimiz Başat Öztürk’ü önermiş, ancak Rasmussen bir Alman’ı tercih ettiği gibi, NATO’nun siyasi işlerden sorumlu Genel…
“Zaten aslanlar gibi eşlerini savunuyorlar” diyebilirsiniz. Tabii ki öyle. Ama sözünü ettiğim sokaklarda sözcü, evde ailenin direği olmak değil… Resmi bir şekilde mahkeme salonuna girip, avukatların yanına oturma ve bir avukat gibi eşlerini savunup, mahkeme heyetine onların suçsuzluğunu haykırabilmekten söz ediyorum. Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan, Engin Alan’ın eşi Nevin…
Bu hafta Ankara’daki Sessiz Çığlık’ta yine Gezi eylemleri, iktidarın tutumu, polisin şiddeti konuşuldu. Ama siyasi değil, bilimsel ve psikolojik boyutuyla. Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Ne oluyoruz? Ülkede iç savaş mı var? Bari savaş hukuku uygulayın” dedikten sonra 40 yılı aşan tıbbi birikimine dayanarak, şu teşhisi koydu: “Başbakan Erdoğan’ın ruhsal duygu…
İktidarı, muhalefetiyle Türk Milletine “cinnet” tattırılıyor… Türk Milletine, “ölüm gösterilip, sıtma” sunuluyor… Böyle yoğun bir günde bu haberi yazmanın yeri ve zamanı değil belki. Ama gazetecilik dürtüsü işte, haber ne yazık ki beklemez. CHP’deki son operasyondan sonra yaşanan gelişmeleri, artçı depremleri bilin istedim. Siyasete güvenin ender temsilcilerinden olan Emine Ülker…
Sene 2010. Teröristbaşıyla görüşmeler yapıldığı iddia edilmektedir. Başbakan Erdoğan Kayseri meydanına çıkıp, kelimesi kelimesine şunları söyler: “Bizim 4 kez terör örgütüyle bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. AK Parti Hükümeti olarak bugüne kadar terör örgütüyle hiç bir zaman masaya oturmadık hiç…
AKP’nin 28 Şubat’ın 13’üncü yıldönümünde, “demokratikleştik” diye sevinçle kaldırdığı EMASYA protokolü 3 yıl sonra yeniden hayatımıza girdi. Hikâyesi uzun ve karmaşık olan EMASYA’nın AKP formatlı hâli ise geleceğe dair niyet ve planlar hakkında duyulan kaygıları epey arttıracak nitelikte. EMASYA dosyasını okuduğunuzda; “Ben kaldırırım, ben koyarım Vali benim, devlet benim kime…
PKK’nın vazgeçilmez şartlarından birisi, güvenlik güçlerinin bölgeden çekilmesiyken… Mehmet Altan’ın ifadesiyle, “Ankara, bölgeyi PKK’ya bırakmışken”… Terör örgütü “polis gücü” kurup, gövde gösterisi yaparken… BDP-PKK’lılar yeni karakolların inşaasına karşı iktidara muhtıra üstüne muhtıra verirken… Önce Taksim, ardından Gezi Parkı’nda “Türk polisine kahramanlık destanı” yazdırılırken… Ulusalcı ve milli güçlere resmen “terörist” muamelesi…
Her kesimde saygı ve güven uyandıran Emine Ülker Tarhan’ın CHP Grup Başkanvekilliğine seçtirilmemesi CHP’de kelimenin tam anlamıyla deprem etkisi yarattı. Tepkilerin hedefine de doğrudan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu oturtuldu. Eleştiri ve tepkiler ne denli büyük boyutlara ulaştı ki, Kılıçdaroğlu bugün Emine Ülker Tarhan’a “sahip çıkıyormuş görüntüsü” vermek üzere bir “jest” yapmaya…